kuduz bir köpek kadar yalnızım diyor ahmet mümtaz taylan hoca.
senin insanları itmiş olman kendinden, yahut insanların seni kovalamış olmaları o aşşağılık benliklerinden...
etrafınız, artık sizi eskisi gibi kullanamadıkları için değiştiğinizi söyleyen soytarılarla dolduğunda hissedersiniz bunu en çokta.
ne farkederki ?
her türlüsü ayrı üzüntü, her türlüsü ayrı pişmanlık.
sonuçta kalabalıklar içinde yalnız kalmak diye birşey var.
yalnız kalmanla ilgili insanların birbirleriyle konuşacak birçok şeyleri varken, sen bunun sebeplerini hiç kimseye söyleyemezsin.
öyle kalakalırsın kendinle.
aklını kaçırmak yada kaçırmamak arasındaki hiç kimsenin bilmediği o ince çizgide, düşmemek içini cambazlık yaparken bulursun kendini.
tıpkı hastalıklı bir kuduz köpek gibi.
herkesin kaçtığı ve sığınacağınız herkesin sizi itelediği o canlı gibi.
Burada ne çeşit bir yalnızlıktan bahsedildiği çok önemli eğer sevgilisi olmayan bir insan beyanatıysa çok fazla ciddiye alınmaması gerekir yok eğer genel itibari ile insan çok yalnız olduğunu söylüyorsa onu ciddiye almak gerekir. buradaki genel ifadeden şunları çıkartılabiliriz: gün içinde kendi sesinizi dahi duymuyorsanız, uzun zaman sessiz kalıp konuşmaya başladığınız zaman sesiniz çatallaşmışsa, telefonunuzu nereye koyduğunuzu önemsemiyorsaniz ve çoğu zaman sokağa çıkarken telefonunuzu yanınıza almıyorsaniz congratulations, yalnızsınız.
Bu hayatı yaşamak için birilerine ihtiyaç duymayın. Duyarsanız bu hayat size ait olmaz. Çocukluğumda da yalnızdım. Ergenliğimde de. Üniversitede de. Hala yalnız yaşıyorum. Zaten hepimiz yalnız doğarız. Ölünce de o kefenin içine senden başkasını koymuyorlar.