insan gerçekten de merak ediyor. mesela herkesin çok rahat iletişim kurduğu, oturup sohbet ettiği, çıktığı, seviştiği kadınlara ulaşamamak için bile ciddi bir günah işlemiş olmalıyım. hayallerim gerçekleşmiyor. anlam bulamıyorum. kendimden çok ailem üzülmesin diye susuyorum ama öfke içimde her gün büyüyor. bunları neden yaşamak zorundayım ki ? cidden hak etmediğini bildiğim, afedersiniz, mallar bile mutlu olurken ben neden bu kadar olumsuz hissetmek zorundayım ?
bazı insanların gerçeğidir. ya bir tür günahtan ötürü lanet ya da bir tür ceza Allah' tan... inşallah Allah bir gün bana ışık gönderir. çünkü kayboldum ve çıkışı bulamıyorum.
Bilinmek isterdim ve elimde olsaydı bir dünya yaratırdım.
Gör ama dokunma, kokla ama tatma gibi kurallar koyup kenara çekilip izlerdim.
Ve beni tanıtan kitaplar yazıp gönderirdim.
En son sıkılır dünyamı resetlerdim.
Ama hâlâ yalnız olduğumu farkederdim, çünkü yalnızlık bana mahsusdu.
kendi kendinle sohbet edip dertleşiyorsan, zaman zaman kendinle çelişkiye düşüp tartışıyorsan
telefonuna bahis siteleri ve operatör şirketi dışında mesaj atan olmuyorsa
ölsem anca 3 gün sonra apartmana yayılan kokudan dolayı farkedilirim diyorsan
''iyi ki varsın'' lafını sık sık duymuyorsan
çevrende bulunan insanlara gerçek benliğini değil de sahte yüz ifadeni takılıp, sahte samimiyetler kuruyorsan
geceleri boğulacak gibi olup, karanlığı yırtma isteği geliyorsa
mis gibi yalnızsınızdır. güzel bir şey değildir. kafa dinleme temalı bir yalnızlık değildir bu o farklı konu, bu kalabalıklar arasında yalnız kalıp kendini soyutlaştırmadır. ciddi bir durumdur. çoğu zaman intihara sürükler ya da mantıksız kararlar aldırıp saçma salak işler yaptırır bu durum.
Acıtıyor. Bir buçuk senedir aynı durum, alışılmıyor git gide daha da fazla can yakıyor. Gündüzleri iyi hoş bir şekilde vakit geçiyor ama gece o hüzün en vefalı dost..
Aniden idrak edilmeyecek kadar uzun süre insanın peşinde dolaşan bir farkındalık.Dolayısıyla uzun süredir yalnızım fakat fark etmem de en az yalnız olmam kadar uzun oldu.
insan yanında yemek yiyeceği birini beraber gulecegı beraber aglayacagı aynı anda aynı şeyi düşünüp aynı şeyleri yapmak isteyeceği birine gerçekten ihtiyacı var.
Kendi kendini Yalnızlaştırdığını fark etmek daha kötü. Çünkü neyin seni bu hale getirdiğini de fark etmiş oluyorsun. Açıkta duran, irin dolu görünmez bir yara gibi.
işte bu çok önemli. yani farkında olma durumundan bahsediyorum. mesela sosyal ve sınıfsal konum farkındalık olmadan belirlenemez. yanlış farkındalık ya da farkında olmama hallerinde izlenecek devrimci pratikler de doğal olarak berrak olmaz. yalnızlık da böyledir. yalnız olduğunuzun farkına vardığınız anda geçmeniz gereken eylemlilik durumuna geçmeniz ve gerekeni yapmanız gerekiyor. yani kısaca: neden gidip yeni insanlarla tanışmıyorsun?
not: son zamanlarda yoğun olarak yaptığım marksizm üzerine okumalardan dolayı bu düşünme şekli zihnimi ele geçirdi galiba. gündelik hayatın olgularına bile marksist terminoloji ile bakıp tezler üretip üzerine hipotezler inşa ediyorum. töbe töbe. iş bu entryi yazarken sayın yazar louis althusser'in 68 hareketi üzerine yazdığı bir yazıyı okuyordu.