cok uzulmekten korkmaktir. bilincli bir sekilde "aman allahim cok sevecegim" diye korkulmaz. "cok seviyorum siktir olup giderse boku yerim" diye korkulur.
cok sevmek cok kavga getirir, cok kiskanclik getirir, cok yara getirir beraberinde bu nedenle cok sevmekten korkmak dogaldir, olmalidir.cok sevdigi, taptigi halde bir türlü mutlu olamayan insanlardan iki günlük iliskileriyle daha mutlu olanlar vardir, cünkü siradandir, o'nu kendinde kendini o'nda bulmaz insan, sadece bi iliskidir..
tecrube ile sabitlenmemesi gereken korku. cok sevmekten korkmak, anlamsiz bir hayata adim atmaktir.
1 ay sonra gelen edit: hakliymi$im. sabitlenmemeli bu korku. insan icinden cikarip atmali. dunyada varolu$ amacimizi sorgularken belkide en cok es gecilen konu sevmek. cok sevmek. kendini onda kaybedecek kadar cok sevmek. cok sevmek ve sonunda zafer kazanmak 1 ay icerisinde boktan bir hayati iyile$tirebiliyormu$ i$te. canli kanli kanit olarak duruyorum dimdik.
insanın acılarının başlayacağını düşünmesidir. insan çok severse hele de kendinden bile daha çok severse en büyük çöküşü o zaman yaşar. çünkü beklentiler başlar. hiç kimseye hatta karşındakine bile onu ne kadar sevdiğini anlatamazsın. anlamaz, anlayamaz. çünkü onun seni, o kadar sevmesi mümkün değildir. sen o kadar sevmişsindir ki o sevgiyi senden gelen bir elektrik olarak görmeye alışmıştır. bir şeyler vermeye çalışmaz çünkü almaya alışmıştır. ta ki sen, durumun vahimliğini anlayarak uzaklaşmaya başlayana kadar.
yine de anlamaz o da uzaklaşır. mücadele etmeyi hiç öğretmediğiniz için.
beklentilerin olduğu için korkarsın.. karşılığını beklemesen korkarmısın?.. yada kaybetmekten korkmasan?.. iplerimizi nereye kadar tutabilirizki?..bi gün ipin acıtan yerlerini iyleştirecek ve ipi elinden usulca bıraktıracak biri dikilicek karşımıza..
onu sevdiğiniz kadar onunda sizi sevdiğine inanmaktansa korkmak tercih edilebilirdir. her insan farklı olduğu, herkes birbirini farklı sekillerde sevdiği için asla ve asla sizin o buyuk sevginize sizin istediğiniz şekilde karşılık verilmeyecektir. hem sevgininde azı çoğu yoktur aslında. sevgi, aşk limitsiz yaşanır. karşılık aldığınızı düşünürken öyle bir an gelirki 'yalanmış aslında onun bende olduğu kadar ben onda değilmişimki' dersiniz. daha kötüsü aslında kendi sevginizi sanki onunmuş gibi görmenizdir. hani kör olmak derler ya. işte aynen öyle. sadece bu kadar kendinizi hırpalamanızda yetmez. korkusuzca, limitsizce sevdiniz ya hakkettiniz bitmek bilmeyen geceler yaşamayı. sonra başka zamanlar olur geçti sanırsınız artık bitti. karşınıza çıkar bi zamanlar 'ben bu insanla sonuna kadar yaşarım' diye düşündüğünüz insan evladı. üstelik artık bunları bir başkası için düşünmektedir. sizin ondan istediğiniz, onun size sadece ucundan gösterdiği sevgiyi bir başkasına vermek için yanıp tutuşmaktadır sizi ne kadar acıttığını bilmeden. sevgilisi olduğunuz zamanlarda aslında onun için ne kadar önemsiz olduğunuzu farkedersiniz. inanamazsınız. işte o anda aslında hiçbir şeyin geçmediğini, onun bıraktığı yerde olduğunuzu anlarsınız kendinizden nefret ederek bukadar sevdiğiniz için lanetler okuyarak. kendinizden başka kimseyi suçlayamazsınız. artık vazgecmişte olsanız hayatınızın onsuzda devam edebilceğini bilsenizde, hazmedemezsiniz. bitmeyen geceler başlar yeniden. güneş doğsada içinizdeki karanlık bir türlü aydınlanmaz. ve farkında değildir o korkusuzca sevdiğiniz insan. söz verirsiniz kendinize 'bir daha bu kadar sevmeyeceğim.' diye.
sonra karşınıza sizi korkusuzca seven biri çıkar.bu seferde istemeden kalpkıran,korkan, kaçan siz olursunuz bir anda. sevmek istersiniz isyanlarınız engel olur size. kalbinizdeki soğukluk beyninize korkmanız gerektiğini, kendinizi bırakmamanız gerektiğini söyler durur. oda yalandır cünkü nasılsa. siz korkusuzca sevdiğiniz zaman eğer öyle sevilmediyseniz sizi bir insanın tekrardan deli deli sevebileceğine inanmazsınız.
çok sevmekten korkmak kaçınılmazdır. cünkü aslında biziz bunu kendimize yapan. bizden kaçanlar, bizim o buyuk sevgimize karşılık veremeyenler yüzünden başlarız korkmaya sevmekten. sonrada biz korkuturuz bizi sevenleri bizde bir zamanlar nasıl korkutulduğumuzu unutarak.
çok sevmekten korkmak bukadar kaçınılmazken belkide en iyisidir diye düşünceler başlar insanda.korkan-korkutan kısır döngüsünde sıkışır kalırsınız.
kalpler okadar yaralıykende kimse çıkartamaz sizi ordan.
böyle bişidir sevmekten korkmak. böyle başlar böyle devam eder. engel olamazsınız.
insan severken kendisi gibi olmayacaksa silahsız, zırhsız, çırılçıplak sevmeyecekse ne zaman kendisi olacak? etrafımızda her konuda binlerce sınır çizilmişken her hareketimiz bilinçli ya da bilinçsiz olarak başkalarının kontrolü altındayken, aşk gibi sevgi gibi insanı var eden, insanın en özgür olduğu konuda böyle sınırlar çizmesi ne kadar makul ve mantıklıdır?
insani ; hatta klişeleşmiş diğer fobilerden çok daha insani korku..
farz-ı mahal korkuyorsun yüksekten..yüksektesin..ama ayaklarının altında betondan bir bina..sadece gözlerinin gördüğü şey korkutuyor seni..düşme ihtimali..
ama muhattabın insansa..yani yoksa karşında betondan bir bina..bir zamane lümpeninin veciz ifadesiyle alem göt olmuşsa ,korkacaksın lan tabi..hem de köpekler gibi..
çok sevmekten , çok sevdiğini göstermekten , kıskanmaktan , kıskanıyorsan bu durumun kötü yansımalarından korkacaksın..
ama sabahattin ali'ydi sanırım ..'ruhlar kendilerini ortaya çıkarabilecek başka bir ruh bulduğunda önüne çıkan her şeyi devirerek koşarlar birbirine' der..ben ipime sımsıkı sarılıyorum..acıtıyor elimi..