Hayatın oyununu kabullenmek zorunda olan çifttir. Bazen ne kadar çok severseniz sevin , birşeyler bir türlü yerine oturmaz. Her defasında 'ya neden anlaşamıyoruz, oysa senin için yapmayacağım şey yok' sözleri haykırılır. Sevmenin, bir anlaşma aracı olmadığını gösteriyor bu durum aslında. Ama sevip de anlaşamamak sevgiyi de tüketiyor bir süre sonra.
çok sevmek..onu mutlu etmeye çalışmak, o hoşnut kalsın diye kendi zevklerini onun zevklerine değişmek, süprizler yapmak, iyiliğini istemek, gözlerinin güldüğünü görebilmek için tüm alışkanlıklarından gerekirse caymak, bir dediğini iki etmemekdir.hal böyleyken çok sevmemin gereğini yerine getiren çiftin anlaşamama ihtimali olamaz ikisinden biri muhakkak tevazu gösterir anlaşmazlık çıktığı yerde hiç de gocunmadan hem de yok böyle olmuyorsa bu çiftin zoru anlaşamamak değildir.çiftlerden biri sevgi duymasına rağmen kabullenemeyeceği bir eksik görüyordur partnerinde kendine dahi itiraf edemediğinden de anlaşamıyoruz bahanesinden dem vurur sıyrılır işin içinden oysa ki işin aslı çok başkadır.
anlaşamayan bi çiftin birbirini çok sevmesi kadar çok iyi anlaşan bi çiftin çabuk ayrılması tezidir.anlaşamama durumları tatlı veya orta şiddette tartışmalara meydan verir ve bu da aşkın tuzu, biberi, salçası, en mükemmel ayarı, kıvamıdır...
zaten kişilikler ayrı ayrıdır.. anlaşmazlık olmayan bir ilişki yoktur.. herşeyiyle aynı, herkesin fikri aynı böyle bir ilişki olmaz zaten.. iş karşılıklı hakaretlere varmadığı sürece bunlar ilişkinin baharatıdır..