çok nota basınca daha iyi müzik yaptığını sanmak

entry4 galeri0
    1.
  1. var böyle bir düşünce efendim. neymiş daha çok nota basınca böyle çok daha süpersonik bir müzik oluyormuş. kulağa hoş gelmesi mi önemli yoksa bütün şarkı boyunca daha hızlı daha çok daha çok pedal mı?
    2 ...
  2. 2.
  3. çok şarkıda elektro gitar solosuna insanların bitmesinin temel sebebidir. o tabii "çok nota basılınca daha iyi müzik oluştuğunu sanmak" olur..

    hayır, kötü oldukları iddiası değildir bu ancak.. "üzerinde az emek verilmiş şeyi neden dinleyeyim?" düşüncesindeki gariplik..

    bunu sağlamlaştırmak için "otomobille tanıştıktan sonra insan neden bisiklete dönsün ki?" dendiği de görülmüştür mesela.. "zevk" kavramının ortadan tümden kaldırılışı yani ve hatta insanın değişken ruh halinin, ondan kaynaklı da değişken isteklerin yok sayılması.. mükemeliyetçilik tamam, iyi hoş da..

    mükemmel ille karmaşa mıdır ki?

    ..

    sanki bazı bazı "yaşasın basitlik" de gelir.. "basit" her ne ise işte..
    1 ...
  4. 3.
  5. bunu çalınan enstrüman ile özdeşleştirirsek; bazı enstrümanlar da ne kadar çok notaya basarsak o kadar hoş gelir kulağa, örnek olarak piyano diyebilirim.. Ama bazı enstrümanlar da da çok fazla notaya basmak saçma ve kulağa hoş gelmeyen sesler çıkarabilir.. önemli olan yaptığın müziğin dinleyici tarafından beğenilmesi, en başta kendinin hoşuna gitmeli tabi..

    buna da örnek; " come on baby baby "
    bu tarz anlaşılır, okunabilir, duyulabilir, kusulabilir ve hatta sıçılabilir parçalar yapalım ki;
    müziği yapan kazansın, müzik marketler kazansın

    edit: " yeter abi!! "
    0 ...
  6. 4.
  7. yetenegi takdir etmekle guzel olani takdir etmek arasinda bir fark var ve burada sorun bu farki fark edememekten kaynaklaniyor.

    yetenekli kisileri herhangi bir alanda toplumun ya da icinde bulunduklari grubun ortalamasindan sapan bir beceriye sahip olan kisiler diye tanimlayalim. simdi bu beceriye sahip kisiler her zaman sanatsal acidan en iyi, yani insanligin hosuna gidecek olan urunu verecekler diye bir kural yok. etraflarindaki 100 kisinin beceremedigi bir seyi beceriyor olabilirler ama ayni zamanda 100 kisiden 95'inin begenmeyecegi bir seyi ortaya koymus oluyorlar. sorun donup dolasip "sanat icin sanat" ya da "toplum icin sanat" ikilemine geliyor. ama olay aslinda su, bazi yerlerde sanat icin sanat bazi yerlerde toplum icin sanat kriterini kullanmamiz gerektigini anlamak gerekiyor. 10 yasinda deli gibi keman calan bir cocugu izlediginizde yaptigi gosteri kulaga cok hos gelmese bile kimsenin yapamayacagi bir isi yaptigi icin "sanat icin sanat" kriterini kullanip takdir edilmeli o kisi. ama olay kisisel bir yetenegin sergilenmesi degil insanligin estetik acligina ne kadar hizmet edebildigi, kisiyi sanatin verdigi dunyadan soyutlanma deneyimine ne kadar yaklastirdigi uzerinden bir degerlendirme yapilmasi oldugunda, zorluk derecesi o 10 yasindaki cocugun yaptiginin 10'da biri olan bir keman solosu daha fazla begeni toplayacaktir, cunku o toplum icin sanattir. baska bir ornek; benim kisisel gorusume gore bluevelve turkce'nin kullanilmasi acisindan cok zor olan bir isi yapmaktadir. cumleleri o kadar uzun tutup anlatim bozukluguna bu kadar nadir dusmek her babayigidin harci degil, amma ve lakin bluevelve'in yazilari iceriginden bagimsiz olarak bana hic bir zaman zevk vermemektedir, cunku becerisini gostermek ugruna anlatmak istedigi seyin ozunu kacirdigini goruyorum, vaudeville for vendetta turkce'nin kullanilmasi acisindan bluevelve gibi bir deha gostermiyor, ama yazilari cok daha okunasi. bunun gibi bisey. odulu verirken odulun adi onemli kisaca; "en iyi dil kullanimi" dalinda ya da "kemana en hakim sanatci" dalinda verdigin odul baska kisiye gider,* "en iyi anlatim" ya da "en duygusal keman solosu"* dalinda verdigin odul baska kisiye.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük