sabahleyin eşinizin size güzel bir kahvaltı hazırlaması ve sizi öperek uyandırması; iş yerine vardığınızda herkesin günaydın demesi; işlerinizi yaptıktan sonra patronunuzun sizi takdir etmesi, size zam yaptığını haber vermesi; öğlen arasında yemekhanede en sevdiğiniz yemeğin çıkması; akşam eve gittiğinizde eşinizin sizi sarılarak karşılaması; annenizin bir tencere zeytinyağlı sarma ve babanızla birlikte evinize gelmesi; güzel bir akşam yemeği yemeniz, ardından bir güzel türk kahvelerinizi yudumlamanız; anne ve babanızın evlerine gitmesi sonrasında güzel bir sevişme aktivitesinden sonra uyurken hissedeceğiniz duygudur.
bi de çok sıkıştığınızda tuvalete varınca hissettiğiniz duygudur..ama yok pardon, o rahatlamaydı.
insan hiçbirşeyi düşünmüyorsa, o an gülüyorsa ve gülerken aklında takıntılar yoksa,mutlu olduğu insanlarlaysa çok mutludur. çok mutlu olmak kırk yılda bir olsada paha biçilemez bir duygudur. bu aralar bizede uğrayan bir duygudur.
Güldüğümüz andır efendim. Kendimizi tutamazmışcasına basarız kahkahayı, o küçük zaman dilimi bize yaşamanın zevkini tattırır, her türlü acımızı derdimizi unutturur.
insanın hafızasının ve algısının acizliğinden genelde farkedilmeyen anlardır bu çok mutlu olunan anlar..
aynen ancak işi düşünce allah'a yana yakıla dua eden , istediği olunca da unutan ortalama insanın farkındasız ruh hali gibi , mutlu olunca da kimse kendine "mutlu muyum lan ben" diye sormaz genelde..
ancak mutsuzken , tam böyle efkarlanmışken mutluluğu arar.. tabii mutsuzken , insana mutlu olmadığı ama mutsuz da olmadığı anlar bile kıyaslamadan dolayı "of çok da mutluymuşum abi" gibi gelir.. sonra insan o alalede anları bile özler.. durup düşününce , "lan bu tırt şeyi bile mi arıyorum bu kadar m bedbahtım" der ve iyice mutsuz olur..
ve bu döngü böyle sürüp gider..
sonraları insan artık yaşlanınca , bar parti gürültüsü çekemez , mutluluğu illa da adrenalinle ölçmez olunca , herşeyi daha net değerlendirir..mutsuzluğa sanki hep karanlıkta oturan bi insan gibi alışıp , bi anda mutlu olunca aynen de aydınlığa çıkmış insan gibi etrafa daha bi manalı bakar.. mutluluğunu fark eder..
zaten de aslında mutluluk , bence çok müthiş süper şeyler yapmak en güzel evde oturmak en iyi ete yemek en kaliteli şampanyayı içmek en güzel kadını sikmekten de öte , mutluluk sensörlerinin iyi çalışması demek.. hemen her gelen mutluluk stimulusune , bi sürü kocaman aksiyon potansiyeliyle cevap verip , aha mutluyum diyebilmek , sora mutlu olduğu için bi kere daha mutlu olmak demek..
bunun için günde 4-5 kere filan insan kendine nasılım diye sormalı.. manasız bi hüzün içindeyse , niye ki lan filan diye kendiyle konuşmalı.. kafasına ters giden bişi varsa , misal mutlu olması gereken bi anda ısrarla mutsuzsa kendine dönüp "sikerim seni melankolik ibne , gül az" diyebilmeli..
evet ben böyle yapıyorum çok mutluyum.. şimdi demin sordum kendime mutlu muyum ? feci mutluyum.. sütüm var tarçınım var profiterol de var dünden kalan , çalıştığım konunun bitmesine de sadece 36 sayfa kaldı ohyş ohyş ohyş
siz de deneyin.. hala mutsuzsanız ben bi göreyim sizi..
bunu yaşamak için insanın gerçekten çok ağır şeyler geçirmesi lazım, çok mutsuz olduktan sonra ancak iyi bir şey ya da beklediği şey onun için anormal derecede sevindirici bir gelişme olur ve çok mutlu olur.
çok mutlu olmak anlık bir şeydir. belki 5 dakika belki 1 saat. fakat kimse günlerce, aylarca, yıllarca mutlu kalamaz. her zaman gülücüklerinin yarım kalacağı bir şey söylenir, bir haber alınır, kötü bir şey akla gelir. işte hayat böyledir..