Bir kişi zamanını sadece ama sadece kitap okuyarak geçiriyorsa, salaklaşmaz ama bu dünya gerçeklerinden kopabilir. Özellikle sıkıcı ve kapalı ortamlarda yaşayan genç kızlar, kendilerini okudukları kitaplardaki kişilerle özdeşleştirip hayali arkadaşlar yaratabilir, onların dünyasında yaşadıklarını düşünerek bu dünyadan kopabilirler. Onlar gibi konuşmaya, onlar gibi giyinmeye, davranmaya başlayabilirler; dahası isimleriyle çağrılmak isteyebilirler. Yalnız yaşayan bunalımlı genç kadınlar, annesi veya babasıyla yaşayan ergen kızlar bu psikolojik rahatsızlığın pençesine en kolay düşenler. tıpta bi adı var ama hatırlayamadım.
mezar taşlarını okumak unutkanlık yapar gibi mantıkla ele alınıyorsa kitap okumak sizi salak yapmaz. çok okumak sizi depresif yapabilir. hatta varsa olan intihar eğilimini arttırabilir ama bu kitapların ortaya çıkardığı bir sağlıksızlık değil özünde sizin farketmediğiniz belki de bildiğiniz psikolojik durumunuzun bozukluğudur.
depresyonda evde kitaplara gömülmek ya da guy pearce gibi denklemlerle boğulmak yerine kaybınızı kabullenip yola devam etmek için insanların arasına karışın.
şahsen öyle birşeyle karşılaşmadım. kitap okuyana, kendini geliştiren insanlara büyük bir saygım olmakla beraber böyle bir toplumda entelektüel biri olmanın kötü bir durum olduğunu düşünüyorum daha hazır değil bu millet kitap okumaya, birşeylere kafa yormaya.
Katilmadigim onermedir.
Kitap okuyan insan kendini gelistirir, kelime dagarcigi genişler, hayata ve olaylara daha farkli ve mantikli acilardan bakmaya başlar, sorunlari çözümleme de daha hizli beyin firtinasi yapar. Kitap okuyan insan güzel konuşur bir kere, kelimeleri ve cümleleri anlasır bir şekilde kullanir, hitaplari duzgundur. Yani kitap salaklastirmaz, akillilastirir.