çok kitap okumaktan ziyade ne okuduğu önemli insanın.
mesele nicelik değil , nicelik olsaydı eğer ; twitter - instagram - vb sosyal medya fenomenlerinin çıkardığı kitapları okuyan, dizüstü edebiyat gibi abuk şeyleri ezbere bilen milyonlarca genç kendisini ifade edebilecek kapasitede olurdu. kendilerini çok kitap okuyor olarak tanımlayan bu gençlerin maalesef ki içleri hormon basılıp şişen ama tadı olmayan suni meyveler gibi gayet boş. kendisini çok kitap okuyan bir öğretmen olarak tanımlayan bir gençle 2 mesajlaşmam olmuştu mesela ; tevafuk kelimesi geçmişti bir mesajda, bunun anlamını bilmeyi geç böyle bir kelimenin olmadığı gibi tuhaf bir şey iddaa etmişti. eski klasiklerden ömer seyfettin falan okusa adama hakaret edecek sanırım. neyse.
mesele nitelik. o da hayata bakışla alakalı biraz. saatten örnek vereyim. geçenlerde avm deki bir saatçiden saat alacağım . aslında alacağım saat isviçre malı oris. ama başka bir yerde versace bir saat görmüştüm. sormaya gerek bile yok. birisi marka adı olan kozmetik , diğer de made in swiss mekanik saat . personelle uzun sohbet ettikten sonra şunu söyledi ; müşteri portföyümüzün %2 si anca vardır orisi alacak bilinçte olan. eğer saatten anlamayan birisi arada kalsaydı versace alması yönünde tavsiyede bulunur ve onu satardım. aldığı şey muhteşem bir ürün olurdu ama gerçek bir saat olmazdı.
okuduğunuz az olur , çok olur ; durumunuza ve zamanınıza göre değişebilir lakin en azından gerçek bir kitap olsun.
Antin kuntin gereksiz konulara odaklanmayan, enerjisini ve beynini geliştirmeye, algısını renklendirmeye emek veren insanlar oldukları için, huzurlu ama sorgulayan, araştıran bir ruha sahiptirler.
Kim demiş, ne demiş, neden demiş gibi konulardan çok, olayın kendisi ile ilgilenen, neden ve sonuç ilişkisine dayalı çıkarımları olan, hayatı kolaylaştıran insanlardır çoğu zaman.
Konuştuğu dinlenir, önerisi dikkate alınır olduklarından mütevellit hafiften bilge muamelesi görürler ve bu yaşam sürecinde insanı her daim olgunlaştıran, geliştiren talihli bir durumdur.
Kısaca, en yalın haliyle, kitap okuyan insan kendini belli eder, saygı görür.
Nokta!
şöyle söyleyeyim spor yapmaya başlıyorsunuz özellikle vucut yapan beyler bilir, artık bir disiplin içersinde düzenli bir şekilde devam ediyorsunuz ve vucudunuz bu duruma alışıyor siz istemeseniz dahi spor yapmadığınızda sanki kollarınız bacaklarınız kaslarınız kalk bir şeyler yap demeye başlar .Bedeniniz huzursuz olunca sizde huzursuz olur hemen harekete geçersiniz. Kitap okuma alışkanlığı da tıpkı böyle okumadığınız zaman huzursuz oluyor,arayışa giriyorsunuz.
insanların onu anlamadığını düşünen, çareyi hep yalnız arayan, başkaların ne söylediğini maksimum seviyede kafaya takan pek çok insan, çok fazla kitap okur o yüzden pek iyi durumda olduğı söylenemez kendimden biliyorum canım.
Daha çok muhakeme edebilen bir psikolojidir. Kelime dağarcığı fazlasıyla geniş olacağından, psikolojik anlamda bir geniş düşünme durumu ortaya çıkacaktır.
O kişi benimdir, eskiden bir kız arkadaşım deli olduğumu düşünürdü. Velhasıl kelam şu anki ise bu durumu seviyor. Bunu genele vuracak olursak, sevmeyenlerin sayısı daha fazla.
Kendim ise halimden memnunum. Yani öyle bozuk veya garip bir psikolojiye sahip değilim.
okuduğunuz her kitap veya edindiğiniz her bilgi sizi genel olarak toplumdaki insanlardan, yani cehalet kara deliğinin merkezinden uzaklaştıracağı için o kişiler size "entel, deli, asosyal" gibi sıfatları layık göreceklerdir.
panik yapmayın doğru yoldasınız, sadece normallesiyor ve insan oluyorsunuz. Okumaya devam edin.
empati duygusu gelişmiş, hayata, insana at gözlükleriyle bakmayan insanın psikolojisi diğerlerine göre çok daha iyidir. istisnalar kaideyi bozmamak koşuluyla suç işleyen, şiddete meyilli insanlar okumayanlar arasından çıkıyor.
farkındalıkla başlayan dünyayla barışamama hali ise mutsuz ediyor ama bu psikolojik bir sorun değil.
Çok kitap okumak Türkçeyi gelistiriyor derler ama ne hikmetse kitap okumayıp sadece sözlükte takılan ve google da makale okuyan ben ALES te herkese taktım. Okumak var okumak var boş okumayın.
saplantılıdır.
askerde böyle bi çocuk vardı, en ufak aralarda bile kitap okurdu ama onun amacı sayı arttırmak sadece.
kitabı sindireyim, içine gireyim gibi kaygıları olmadan harıl harıl okurdu, 6 ayda ben 13 tane bitirdim, o 30 yapmıştır.
okunan bir kitabın yıldızlı bölümlerinde, kaynakçalarında mutlaka başka bir kitaptan alıntı vardır, ya da bir kitap önerisi yapılır, şu yazarın şu kitabında bahsedilen konu daha detaylı anlatılır, ardından kitabın dışına postişle not edilir o önerilen kitap veya kaynak gösterilen kitaplar.
daha çok, okunan kitabın gerçekliği ve o gerçekliği mükemmel bir şekilde aktaran yazarların diğer tüm kitaplarının da okuma isteği insanı dağdan köye inen aç bir kurda dönüştürür.
bunu da okuyayım, şunu da okuyayım, bunu da okumalıyım.
son nokta, tanrım ne kadar da bilgi var herşeyi bilmek istiyorum (bilemedi).