demek aramızda çok kadınlı yazarlarımızda var , bu kadar abazan içinde. bari zekat falan verin. 4 kadın varsa birini abazan kardeşlerimize verin hayrınız olsun.
o çok'un içinden birini seçmeye kalktığında, o biri de "çok" yüzünden bir adım atmaya cesaret edemediğinde anlaşılır. hepsini toplasan bir o etmez. dağınık dağınık bir şeyler, her birinde başka başka.
böyle acı bir şey olabilir mi yaa. zamanında yediğin hurmaların gelip götünü tırmalaması.. biri'ni de ikna ettin diyelim, birkaç taklalar atldı. oldu. işte o zaman, o çokluğun aslında yokluk olduğu iyice ortaya çıkar kesin şekilde. sen takla atarken çelme takan, tikin varsa dürten falan olur. hatta onu sikme beni sik bile denir. herkes meşrebince bir yanından yakalamıştır. 3 kadınla 3 gün evden çıkma laf olmaz. ama biriyle ağaçların altında, yaprakların üstünde otur bir saat iki kahve iç hemen sorgu sual. sınırları aşmadan hepsiyle eşit seviyede ol, sorun etmezler. aralarından biri sıyrılmaya başladı mı hooaaydaa.
bir kafede, arkada zamparanın ölümü çalarken eski ve zamanında çokta umursanmamış kız arkadaşla konuşulmaktadır. onunlayken başka kadınlar düşünülmüştür fakat o kadın erkeği sevmiştir. hemde kötü tecrübelerine ve geçmişine rağmen sevmek istemiştir, sevmiştir. ama oğlumuz duygusuz olmakla övünmektedir. ne kadınlarla sevişmiştir. ne kadınlar tanımıştır. yine de hayatında ilk defa bir kadından özür dilemek için karşısına oturmuş ve özür dileme konuşması yapmaktadır. belki de duyguları baş gösteriyordur. konuşması bitip cevap alma zamanı geldiğinde tam da şarkı o kısımdan geçerken erkeğin ağzına ağzına vurmuştur şaheseri, "çok kadın hiç kadındır oğlum, yalnızlıktır sonu". önceleri beraber dinlerken eğlendikleri ve beraber güldükleri şarkı ilk defa anlam kazanmıştır. yaklaşık iki hafta önce oğlumuz dersini almıştır. kızı kaybetmiştir ama kız giderken oğlana bir şey daha öğretmiştir oğlanın her yaptığı yanlışa rağmen. çok kadın hiç kadındır oğlum yalnızlıktır sonu
en uzak mesafe ne afrika'dir,
ne çin,
ne hindistan,
ne seyyareler
ne de yıldızlar geceleri ışıldayan.
en uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir
birbirini anlamayan.
(bkz: bazen sevmek için geç kalırsın)
bir bar filozofu, servis insanı da der ki bagajındaki takım çantasıyla; mutluluğu öyle çok alengirli yerlerde arama, akşam eve geldiğinde, yemekten sonra hatunun "çay içer misin, demleyeyim mi?" diyorsa sen bu hayatta mutluluğu yakalayabilmiş ender insanlardan birisin, fazlasını arama, çok kadın hiç kadındır çünkü, hiçliklerdendir mutsuzluğun deyu.