söze doğrudan girmek doğru girmek olmaz. çünkü bu duruma mahrus kalan ve ya kalacak vatandaşlarımız için ağırdan almak ve yavaş yavaş gitmek herkes için çok daha iyidir. böyle bir durumda evlencek olan çiftin erkek tarafından nikah şahitleri ve ya seyirciler bu iş hayra alamet değil tepkisini fısıldaşarak vereceklerdir. öbür taraftan bakarsak davul, saz çalan bıyıklı amcalarımız bunları söyledikten sonra biraz bekleyecek, birbirleriyle bakışacak ve sonrada son hamlelerini yapıp davul zurnayı daha neşeli a be gaynana napdın bize şeklinde öttüreceklerdir. bunlar palavra, hele erkek evlendikten sonra görsün. o şimdi düşünmemiştir de misafirlerin geleceğini, kek börek yapılacağını falan. kek, börek, pasta kısmını bi geçtim. bence o konuklara yağsız patates kızartması iyi gider. bide hanım kızımız düşünmüştür şimdi konuklarımızı kalori alırlar diye. misafirleri de halletik. gelelim biz şu akşam yemeğine sabah kahvaltısına vs. vs. erkek kısmımız bay falanca filanca tüm gece çalışsın hele bide bankacı olsun tamam. tüm gün akşama kadar milyonları saysın dursun adamcağız. sonra eve giderken lüks kırmızı şahin arabasında o milyonları bir de evde hiç hazır olmayacak ama hayalini kurduğu mis gibi tavuğu düşünsün. sonra ne olacak, tabisi de evdeki patates kızartmasını görünce gözleri fal taşı gibi açılıp sevinmeyecek. evin beyi çığrından çıkıp bir huni kaldığında evden diri çıkan tek şahidimiz huni beyimizi de savunmayıp olaya dökülecek ve hanım kızımız nikahta pek güzel patates kızartması pişiririm demişti, damadımız dinlememiş diyecektir. olaya biz doğrudan doğru yönden girmişez darısı damadın başında.