çok fazla imkanın imkansızlık sunduğu realitesi

entry1 galeri0
    ?.
  1. öncelikle, akla francis bacon geliyor. niccolo machiavelli ve siyaset teorileri amaca ulaşmak için her yol mübahtır deyişi kadar basit değil. beatles var, üstat cenk'in röportajında ballandıra ballandıra zikrettiği gibi her grup biraz beatles her şarkıcı biraz elvis olmak ister. oscar wilde var bir de kafka realitesi var mesela. içinde içindekiler var doluluğunda, akılcılığında. peki niye yakın dönem yazar, çizer ve müzisyenleri bu isimlere ve daha saymadığım bir çoğuna benzemek için sıraya girmiş durumda. floyd özgünlüğü sadece floyd'a özgü belki de. amacım yeni çağ eski çağ kıyaslaması yapmak değil. amacım, o dönemin teknolojisinde daha iyi çalışmaların çıkmasına takmış olmam. ingiltere'den bir grup çıkıyor derdi liverpool'un dört karizmatiği -beatles- gibi olmak. peki yaa kendin gibi olmak nerde? ee teknoloji ilerliyor ruh mu çöküyor yoksa? ya da seçenek bolluğu, çeşidi aynı zamanda seçeneksizlik mi sunuyor kaldıramayan bünyelere?
    ne kadar çok imkan o kadar iyi üretim ve sanat eseri değil işte. bir şeyleri yapıldığı dönem güzel ve nitelikli kılıyor. beatles döneminde güzel. o zamanın amfileri ve 45likleriyle. üretim günümüzde hızlı tüketimden nemalanıyor. sonuç, özgünlüğün yitimine varıyor. oscar wilde demiş: moda olan demode olur demode olanın içi boş olur diye. kafa salladım bugün için.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük