şimdi buraya;
''onu bir kez bile görsem,
gözlerim açık gitmez.
Eğer aklım sevmese
yüreğim yinede sever''*
gibi bir şey yazmamı beklersiniz ama durun bir durumu anlatayım.
Birisine aşığım evet, kime aşık olduğumu yazma gereği duymuyorum. zira sözlük yazarlarının itiraflarına bile yazmaya götüm yemiyor açıkçası. oraya yazabileceğim tek şey ''itiraf ediyorum ki buraya itiraf etmeye bile çekindiğim itiraflarım var.''
çok azdan kastım; haftada bir iki kere en fazla bir iki dakika görürsün onu ama işte aşık olursun. hergün onu düşünürsün birlikte olduğunu hayal edersin olmayacağını bile bile.
Geçen artık ''yeter lan'' tribi ile dedim ki ben niye onu bu kadar çok seviyorum? sonuçta haftada bir iki defa gördüğüm, pek muhabbet etme fırsatı yakalayamadığım biri. hayır yine olmayacak birini seçebilirsin ama neden o?
şimdi bu kişi hakkında bir kere ilk karar verdiğimiz yer dış görünüşleri. ilk olarak sana ''woo hoo'' dedirtecek. ardından sen bunla ilgili düşünmeye başlayacaksın. tamam düşüneceksin de ne düşüneceksin? bir iki saniye gördüğün biri hakkında ne düşünebilirsin? burdan sonra hayal gücümüz devreye giriyor. atıyorum işte sen rakı içmeyi seviyorsun * onunda rakı içtiğini hayal ediyorsun. işte bir hobin var, onunda onu yaptığını hayal ediyorsun.
Daha sonra ufak ufak bilgiler topluyorsun aslında. ''aa bak aynı tarz müzik dinliyoruz, resmen birbirimiz için yaratılmışız'' triblerine giriyorsun ve bu olay ufak örneklerle kendini tekrarlamaya devam ediyor. bu ufak örnekler hayal gücünüzle birleşiyor ve ortaya sizin ''tanrınız'' çıkıyor. sizin sevdiğiniz herşeyi yapan dış görünüşü mükemmel sizin için ideal eş adayı. ama unuttuğun bir şey var;
atıyorum sen sigara içmiyorsun * o sigara içiyor ve bu sizin için bir tabu, onu ilk anda sigara içerken görseniz, ona karşı belki hiç bir zaman bu duyguları beslemeyeceksiniz.
belki siz rock dinliyorsunuz o rap dinliyor. *
yüzlerce belki yazılabilir aslında buraya. sonuç olarak siz onu değil kafanızda yarattığınız ''tanrı''yı seviyorsunuz. *
bir müddet sonra mantık devreye girer. kendine dersin ki zaten az buluştum, beni kaale almıyor. yani ne diye çok değer verilir anlamam. sonuçta o insan seni takmıyor bile, umursamaz davranıyor. bugüne kadar peşinden koştuğu ve elde etmesine izin verdiğin oyuncak ayıdan farksızsın ve ben kafamda hayal ettiğim insanı seviyorum, eğer kafamdaki insan değilse, geriye kendimi avutabildiğim alışkanlıklar kalır o kadar. onlarıda unutmak biraz zaman alır ama unutulur. sevilen kişide kararını hissetmişse zaten ortada bok gibi kalır yani.
**
bu kişi çok az görülen ve aslında olayın kahramanına hiçbir yararı olmamasına rağmen dünyasını kilitlediği için akıllara şu ayeti getiren bir duruma sebep olmuştur: Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe duyulan tutkulu şehvet insanlara 'süslü ve çekici' kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah katında olandır. (Al-i imran Suresi, 14)
olay kahramanı oturup mantıklı düşünmeye başlamalıdır bir an önce. kimse vazgeçilmez değildir ve kimse kafaya bu kadar takıp ilahlaştırılmamalıdır. * yok eğer muhabbet ilerlerde beraberlik durumu olursa yine bu durum akılda tutulmalıdır. (bkz: aşk kör eder) **