kendi 'nefes'lerinin damarlarına kan pompalamasıyla gölgeli tepelere hilâl çizmekten kan çanağına döndürdüğün gözlerin yavaş yavaş ıslanmaya başladığında elbet göremezsin güzel. neden ? perdelerini kaldıramazsın sisten. önünden sıyıramazsın sonra ama 'sıyırırsın', kafayı.
savaşın resmini çizemezsin çünkü. barışın da resmini çizemeyeceğin gibi. en 'kin' ve 'nefret' kokan çiçeklerden, en gözü kara, içi neşterli, niteliksiz çocuklardan, makası 'kelebek', aklı siyah ve aslında içi titrek, götü yamalanmış, buzlu..
beyazı bir tek yanında gece eve atıp sikmek istediğin manitanı 'versin diye' sinemaya götürdüğünde zoraki izlediğin, izlemediğin, öylece baktığın aşk filminin son sahnesinde görüyorsun çünkü.
sana gri diye sorsam ? cevabın ülkülü bir lânet ocağı kokteyli.
taşak geçilmesi gerekenle üzerine fikir teatrisi yapılması gerekenin ayırdına, ancak ve ancak, akli dengesi yerinde olmayan, olgulara hastalıklı bir takıntıyla bağlanıp gözleri kör olmuş, kendi içinde fikrini en doğru fikir olarak addeden saçma adamlar varamaz. canın sıkılınca bsg yaz 3131'e gönder.