Yüreğinden bir parçayı da o koliye koyan annedir. Eli öpülesidir. Aklıma gezi eylemleri sürecinde güven park'ta kitap okurken, üzerinde yemenisi, başında yazması ve elindeki poşet ile yaklaşıp elini ağzına kapayarak usulca " oğlum sen eylem için mi buradasın?" sorusunu sorarken ürkek ürkek polis korkusundan etrafa bakınan, dizelerinin ağrısından yakınan ama " benim oğlanlar kahvaltı yapmadan çıktı evden buradadır diye geldim bulamadım. Senin de karnın açtır." diyerek uzattığı poşette kendi el yapımı yufka ekmek olduğunu söyleyen tahmini 60 yaşlarındaki beli bükük, elleri çatlamış, buram buram anadolu kokan ve o gün benim gözlerimi yaşartan kadın gelir. Huzurunuzda ona buradan sesleniyorum: ellerinden öperim anne!
candır o anne. o ekmeği akadaşlarıyla bölüşmesni de öğütler evladına. ayrıca keşke annem hayatta olsa da boş koli gönderse yine razıyım diye düşündüren annedir.
oğlunun kirli gömleğini bile koklarken özlem duygusu içinde, elinden gelen olan ekmeği oğluna gönderen annedir, baştacıdır, elleri öpülesidir, can fedadır kendisine. yoktur onun gibi bir yar, yoktur onun gibi karşılıksız seven, yoktur onun gibi bizlerin arkasından akıttığı göz yaşları yüzünde kendisine yollar açan.
Elleri öpülesi kadındır. Üç senedir şehir dışında okuyorum ailem daha hiç koli göndermedi. Bakıp bakıp özenirim bu insanlara. Annem yollasın da isterse içinden taş çıksın.
ekmekten kasıt, tandır ekmeği ise, memleket toprağında pişmiş, buram buram toprak kokan, sıla kokan, ana kokan, hazinedir hazine.
hazineler onlara atfettiğimiz değerlerden ibaret değiller mi zaten.
kimi altın sever, kimi para, kimi de insan sever, ana sever, yar sever, sıla sever, vatansever.
insanı hazine yapanda, bok çuvalı yapanda sevgileri değil mi zaten.