başına örtüyü örtse mehmet teyze diyebileceginiz bakışlara sahip bakkaldır. tamamiyle anne şefkati göstererek, soğuk kış günlerinde dolaptan soğuk gazoz almamak adına çocukların önüne her engeli koyarlar.
birinci engel dolabın fişini çekmektir. aslında bakmayın anne şefkati dendiğine, ilk amaçları elektrik masrafından kaçmaktır.
çocukları kandırmak için; "zaten hava soğuk, içme bu havada buz gibi gazozu, boğazların ağrır" şeklinde tembihlemelerde bulunurlar.
ikinci engel ise sıcak yaz günleri olsa bile "dolabı daha çalıştırmadım" bahanesidir.
ya bakkal amca yıllardır bana soğuk gazoz vermedin, söyleyeceklerimi hep içime attım, sana saygısızlık etmek istemedim. ama adamlar o şişenin üstüne tavsiyede bulunmuşlar; "soğuk içiniz".
sen ne diye karışırsın koca firmanın işine? bırak soğuk soğuk gazozumuzu içelim, içtiğimizden birşey anlayalım. onun sıcağı zaten şekerli su gibi oluyor, tek farkı biraz asit var.
anne şefkati dedik ya, onun en çok görüldüğü yer ise bakkalın gazozu dolaptan alıp, poşete koyduğu andan sonra "bak sıkı tut, bu da paranın üstü, poşetin sapları ince, dikkat et kopmasın" şeklinde tembihlemelerde bulunduğu yerdir. sıcak içilmesi konusunda, dolap bahanesini yarattıktan sonra, birde yakınlık göstererek bakkaldan eve taşımacılık konusunda uyarılarda bulunur.
yalnız bazen şunu düşünürüm; bakkalların gerçekten hassas olup, bazı olaylarda duygusal davrandığı doğru gibidir. bunu nerden mi çıkardım?