ailece misafirliğe gittiğinizde, iyi anlaştığınız misafir çocuğu ile oynayıp oynayıp yorulduğunda kanepeye sızıp, anne veya babanın haydi kalkalım deyip, uyuduğunuz veya çocukluk masumluğu ile uyuma numarası yapıp sizi kucağında götürmesini özlemektir. sokakta saklanbaç oynayıp eve gelince terli terli su içmek isteyip, anneden azar yemeyi bile özlemektir. ama hep derim, insan çocukluğunu, çocukluğunun büyüyünce anlar hep. çocukken hep bir büyük olma hevesi vardır. keşke bir iksir olsaydı da hep çocuk kalabilen şanslı kişiler olsaydı. insan büyür, yaşlanır bile ama içi çocuk kalan kişiler vardır derler. doğrudur ama ne kadar içimizde ki çocuk ölmedi dersek diyelim, içimizde ki masumluğu kaybedince hiçbir önemi kalmıyor. masum kalabilmek deyip geçmemek lazım. bu dünyada bir iyiler var bir de kötüler. ne kadar iyi bir insanım acaba demek için ihtiyacım olan şeyleri kaybetmek istemiyorum. bu hayatın yükü bana ağır da gelmiyor. fakat hayatım ne kadar kötüyse diyelim o kadar kötü bir yaşamı benim hatalarım sayesinde olmasına üzülürüm mesela. onun için iyi yaşamak lazım. iyi yaşamam lazım. cümlenin akışını epey bir bozdum. farkındayım. swh. ama çok doluydum ne yapayım. hayat işte. bir çocuğun hayalleriyle başlar her şey. hayalleri ile ya yıkılır ya da alışır yalan dünyaya bir şekilde. haydi iyi geceler.
bir insan çocukluğunu özlemeye ve sevdiği bir çok insandan bahsederken başına "rahmetli" sıfatını çokça eklemeye başladı mı artık büyümüş demektir. misal ben babamdan teyzemden dedelerimden ebelerimden bahsederken her geçen yıl daha çok rahmetlilerden bahseder oldum. rahmetliler arttı... çocukluk yılları ne kadar yoksunluklarla dolu olsa da o sorumsuzluk yıllarına özlem arttı... büyüyoruz galiba.
Not: 1982 doğumluyum.
internetten, bilgisayardan, telefondan, iletişimden, iş güç derdinden, üstüne yüklenen sorumluklardan kaçma isteği, gazoz kapaklarını devirmek için kullandığımız konserve kapağının içini macunla doldurmak için macun arama derdini özlemektir, bütün misketlerini üten çocuğu dövme isteğini özlemektir,karda kaymak için anneden terlik yemeyi göze alıp leğenleri delik deşik etmeyi özlemektir,ayakkabılar delik deşik pantalonların yamalı olduğunu umursamadan okulda kızları kovalamayı özlemektir ,simit ayrana ayrılan paranın futbolcu kartlarına verip aç kalmayı özlemektir, herhangi bir olaya üzülürken arkadaşlarının seni mahalle maçına çağırmasıyla biten üzüntüyü özlemektir. Bak yine özledim çocukluğumu.
insanların masumiyet yıllarıdır. çıkar ilişkilerinden, yalandan dolandan haberi olmadığı yıllar. en büyük sorunu; oyun arkadaşı olmaması yada boyasının bitmiş olmasıdır.
''keşke çocuk kalsaydım da dizimdeki yarayı en büyük acı sansaydım.'' diyor ya birisi, kim diyorsa artık. tam olarak öyle. hayatın bu kadar yoz bir şey olduğu o çocuk aklımın ucundan bile geçmedi. keşke o yollarda sürekli bir şeyler arayan, bulduğu işe yaramaz çöpü eve getirip annesinden dayak yiyen o aptal çocuk olarak kalabilseydim.