çamaşır makinasının yüksek hızda dönen kazanının arkasında hortum olduğunu düşündürür,
küfreden ve seni galatasaraylı yapmaya çalışan amcalarınla teke tek vs yapan babanın halini battal gazi sandırır... şaka maka ben böyle bir haşinlik görmedim.
amca : zürafa, galatasaraylı ol, sana benden 50 milyon lira.
zürafa : aaaaaaaaaaa.
baba : salim, küfrettirme beni şimdi defol çocuğun aklından.
amca : pardon abi. swh
abiye telefonda tarif edilen yemeğin yerini hazine mekanı sandırır ve sinirden küfreden abiye destek çıktırır.
teyze : oğlum, yemek giriş kapısının yanındaki ütü masasının önündeki kapının hemen sağında buz dolabının solundaki mini fırında.. ısıtın yeyin zürafayla beraber.
abi : tamam teyze.
( 10 saniye sonra. )
abi : giriş kapısının yanındaki ütü masasının önündeki kapının hemen sağındaki buz dolabının solundaki mini fırında duran yemeğin ta amına koyayım !!!!
zürafa : ahihihihihihihihihi..
abi : hoşuna mı gitti lan dümbük ?
oturup 15 - 20 dakika boyunca lambaya bakar sonra * gördüğüm abuk subuk şekilleri, avizede yaşayan öcüler/cinler sanıp korkardım. illa da bakardım ama. *
Gökyüzünde ateş yakacak kadar cilgindir , balıklara bisiklet sürdürecek kadar eğlencelidir, benmerkeziyetciligin tadını cikarmaktir. Sembolik oyunlar donemindedir cocuk ve özelden özele akıl yürütmenin dorugundadir.
yatakta zıplarken uçtuğunu zannetmektir. gece binaların hareket etmesidir. ( ciddi ciddi gerçekle hayali ayırt edemiyordum. altıma sıçtığım dönemlerdi, iyi ki körelmiş. ) *
hiçbirşeye değişilmeyecek olan hayalgücüdür. en temiz en doğalıdır, doğadan gelen bitkilere bile ihtiyaç yoktur, bu hayalgücü varken ki büyüdükten sonra istersen eroin kullan öyle doğal, öyle temiz bir hayalgücüne sahip olamazsın.
banyo duvarında hafif bi kabarıntı vardı görüntüsü fil i anımsatırdı ne zaman tuvalette olsam orda fil oldugunu hayal eder onla konusurdum. (bkz: çocugun böylesi?!)
tsubasa izleyip;
futbol oynarken topa vurmadan önce ayaklar havada 2 saniye asılı kalır sonra topa vurulur. o an aklında mircea lucescu,fatih terim,alex ferguson vardır.
Bu dünyada en çok merak ettiğim, minik bir bedenin kafasının içindekilerdir. Dün sahilde mal mal şezlonga uzanmışken 2-3 yaşlarında bir çocuğun, tam denizin kıyısında kolunda kollukları, denize girip girmeme arasında kalan halini gördüm. yaklaşık 10 dakika denize baktı, hiç kıpırdamadan.
Şimdi benim gibi bir takoz bunu yapsa, bir anlam çıkartabilirsiniz. Bu hareketi yapan takozların aklının içindekiler aşağı yukarı bellidir. Ancak bir çocuğun bu sırada düşündüğü şeyler, hayal gücünün sınırlarını zorlayabilir. Yaklaşık bir saat boyunca falan işi gücü bırakıp, çocuğun denize girmesini, sahil kenarında kumlarla oynamasını, gülüşünü falan seyrettim; ancak eminim ki, ne düşündüğü konusundaki düşüncelerim onun hayal gücünün yakınından bile geçmemiştir. Öyle büyük hayal gücüne sahiptirler.
Saç kurutma makinasının ve elektrikli süpürgenin sesinden çok etkilendiğim o zamanlarda uykuya dalmadan önce soğuk, karlı bir mekanda bu elektrikli aletlerin ısıttığı yatakta uyuduğumu düşünürdüm ve böyle uykuya dalardım. Yaş kemale erince hala benzer şeylerden hoşlanıyorum ama uykuya dalmadan önce düşündüklerim artık çok farklı .
çok vardır. ama hayallerin en birincisi;
büyüdüğünde türk filmlerinin çekildiği boğazdaki o güzelim yalılarda oturmak, yalının bahçesinden de gelen geçen gemileri seyretmek...
evin kapısından çıktığında ,kapıdan çıkmadan önce yapılan bir dua ile, kapıda lamborghinilerin sıralı olabileceğine inanmaktır, özlenir. Zira 20'li yaşlarda körelir.