15 sene kaldı, 14,13...9,8,7...3 yıl,2, 1 yıl kaldı derken arada ergenlikten de yedi. okulda bile ciddi olamadım ''nasılsa öleceğiz ben üniversiteyi bitiremeden'' şeklinde bir inanç oluşmuştu bünyemde. alttan alttan, bilinç altından mallık yaptı açıkçası zamanla bende, kaldı da öyle.
ön kaldirmak. evet on kaldirmak lanet olasi seyi hicbir zaman beceemedim ne zaman bisiklete binsem aklima takildi durdu. aksama kadar onla ugrastigimdan bisiklete binmenin tadini cikaramadim.
edit: hala bisiklette on kaldiramiyorum. kendimi baska mecralarda tatmin ediyorum.
babamın o dönemlerde yurtdışında bulunması. onu her gün daha da çok daha da çok özlemem. babalarıyla gezen oynayan diğer çocuklara imrenerek kıskanarak bakmam. her gelişinde kuş gibi hafiflemem, her gidişinde dünyamın yıkılmasıydı çocukluğumu yiyip bitiren şey...
- devamlı patlayan plastik toplar. para biriktirip alınan meşin yuvarlığa kadar epey zahmet verdi.
- sabah erken kalkmak
- gece sokak lambaları altında oynarken mıcırda kyıp devamlı dızı kana boyamak
- ılk tenefusteki o uzun kuyruklar
kumar. evet bildiğin kumar. poker falan anlamazdık tabi o zamanlar, poker pulu da yoktu haliyle. taso, gazoz kapağı, sporcu kağıdı vardı. o turnuvalara ömrümü verdim ben.
zırt pırt bozulan atari kolu/adaptörü çocukluğumu yedi benim. atari kolu/adaptörü alacağım diye köpeklerin fink attığı alandan geçmek zorunda kalan ben, köpekler kovalamaya başlayınca 100 metreyi 12-13 saniyede falan koşmuşumdur herhalde.
Banyoya girmemek için inat ettiğimde yediğim dayak. Banyoya girdikten sonra niye bu kadar uğraştırdın lan it oğlu it diye yediğim dayak. Banyoda ağladığım için yediğim dayak.