çocukluğu özlemek

entry74 galeri2
    26.
  1. başka bir şeyi daha bu kadar özleyemezdim sanırım.çok özledim pazar kahvaltılarını,koşulsuz herkese güvenebilmeyi,bol kahkalı gülüşlerimi,dost diye sarıldığım insanların gerçek yüzünü görmediğim günleri,çok özledim çocuk mutluluklarımı,ben anladım ki mutluluk çocuk yüreklerde saklı.

    çok özledim canımın sadece düşünce yanan günlerini.
    1 ...
  2. 27.
  3. en çok bu günlerde özlenir.bi hafta öncesine kadar büyüdüğünden çok memnunsundur ama tatildesindir,çocukluğundan bugüne en yakın arkadaşın mesaj atar.çocukluğunun en güzel hatırası üç yıl boyunca her saat burnundan getirdiğin dünyanın en iyi insanı olarak tanımladığın öğretmenin ölmüştür.şimdi o günleri özlemek ne kelime o günler geri gelsin diye böğüre böğüre ağlarsın
    0 ...
  4. 28.
  5. hayatın sevimliliğini özlemektir. dertsiz tasasız bir evrenin içinde olmayı istemektir. oyun hamurlarından dünya kurmaktır, lego askerler ile savaş oynamaktır, donald duck'ı kardeş olarak görmektir, takımlara ayrılıp ellerde oyuncak silahlar ile '' dikşın dikşın'' nidalarının yükselmesidir. baba'nın manevi hazinesi çizgi romanları iştahla okumaktır.

    patron ve patroniçe ebeveynlerin vasfı ise henüz gsm'in ne olduğunu bilmeyen 10 yaşındaki çocuğa blackberry almaktır. beraber çizgi film izlemeyip, rubik küpüyle oynamayıp, sırtına alarak şövalyecilik oynayacağı yerde ps3, nintendo alıp '' takılsın kendi kendine'' diyen onursuz kişilerin yaşatmak zorunda olduğu çocukluk dönemi de mevcuttur! allah sizi bildiği gibi yapsın diyorum! devir değişir devran döner rota şaşar!..
    0 ...
  6. 29.
  7. cuma akşamı eve okuldan dönüp atariye amiga 500 e dalmayı saat 12 de yatırılmayı özlemek kadar,sabahları herkesten önce kalkıp televizyonda arı maya ve türevi onlarca çizgi filmi izlemek kahvaltıyı yarım yamalak yapıp o sokaktan gelen çocuk seslerini duyunca apar topar inip oynamak ,kafa patlatmak ,düşmek ,yaralanmak adına ne varsa umursamadan oynamak,acıkıp salçalı-ketçaplı ekmek saldırtmak sepetle.Kaliteli plastik toplardan almak için 2500 lira için yalvarmak her hafta sonu güneşli olsun diye dua etmektir.

    Şu anda herşeyim varda o coşku yok be sözlük.

    Özledim :'( nokta .
    2 ...
  8. 30.
  9. 31.
  10. keşke hep çocuk kalsaydık... tek derdimiz cindy bebeklerimiz, oyuncak arabalarımız olsaydı.
    0 ...
  11. 32.
  12. annenizin arkadaşlarının taş gibi kızlarının ve onun arkadaşlarının arasına alınıp saatlerce kucaklarında doloşıp, onlarla oyunlar oynandığı düşünüldüğünde. of ulan of dedirten duygu.*
    0 ...
  13. 33.
  14. Büyümekten korkmak..

    Eski çizgi filmleri araştırırken, o dönemleri özlediğimi fark ettim aniden.
    Hatta canım yandı. Sanki keskin bir bıçak saplandı sırtıma. Gözlerim doldu direk...

    Burnumda tüttü birden çocukluğum..
    Ufak tefek yaralar almayı, çizgi filmlere dalıp, dünyayı unutmayı...
    Hayattaki en büyük korkunun ertesi günkü sınav olduğu...
    Pazar günlerinin neşesi ve hüznü..
    Dışarı çıkıp, akşama kadar oyunlar oynamayı...
    Toplamayı, çıkarmayı en zor konular sanmayı...
    Anneyle, babayla gülüp eğlenmeyi, gezmeyi...

    Özledim be sözlük..
    Sorumluluk almadığım, en ufak derdimde annemin yardımıma koştuğu yılları özledim.
    Anne, babamın genç; benim çocuk olduğum zamanları...
    2 ...
  15. 34.
  16. nasıl özlenmez ki çocukluk...yılların tazelediği bu denli yoğun bir özleme nasıl karşı konulabilir, keşkelerin aynı çatı altında toplandığı çocukluk nasıl özlenmez ki...
    uzun vadeli sıkıntılar yerine çok daha kısa vadeli sıkıntıların egemen olabildiği, akıp giden hayatın gösterdiği her türlü acıya karşın, yapılan bir yaramazlık sonucu popoya indirilen terliğin sebep olduğu acı ile sınırlanmış bir hayata duyulan özlem, hayatın her döneminde geçmişe duyulan özlemden çok daha farklı, her fırsatta başını kaldıran çok daha amansız bir özlemdir.
    orjinden uzaklaştıkça yüzleşilen zalimliklere, bencilliklere, günahlara karşın perdeyle pencere arasında kalmış bir sineği ,perdeyi cinayet aracı yapıp, pencerenin köşesine sıkıştırarak öldürme zalimliğini, misafir çocukları gelmeden en kıymetli oyuncakları akla hayale gelmeyen köşelere saklama bencilliğini, üst üste konmuş döşeklerin- yastıkların üstüne tırmanıp annenin sakladığı şekerlemeleri çalma günahını aramaktır. beğenilen kızla yakan topu oynama hovardalığını özlemektir en hızlı gece yaşantılarında bile...
    ne zaman baş kaldırıp iç gıdıklayacağı hiç belli olmaz. olmadık zamanlarda bir gülümseme eşliğinde bir anda akla düşüverir çıplak ayaklar kapı kenarlarında yukarı tırmanılan ,tarzancılık oynanılan günler. hayatın köşeye sıkıştırır endamıyla geldiği zamanlarda , bir tatil gecesi başın yastığa konulduğu andaki huzur anımsanır birden, yetiştirilmesi gereken işlerin stresi , ertesi günkü tırnak kontrolu için oflayıp puflayarak tırnaklar kesildikten sonra okul çantası hazırlanırken yaşanılan pazar akşamı stresini hatırlatıverir ansızın. pazar pikniklerinde büyüklerin oynadığı voleybola, futbola dahil olmanın gururu anımsanır, bir başına,sıkıcı geçen pazar günlerinde...
    her geçen gün kazanılan tecrübeler daha da hasret bırakır en tecrübesiz günlere. zaman geçtikçe özlem pekişir.

    çocukluk özlemi hep baki kalır.
    0 ...
  17. 35.
  18. 36.
  19. büyümenin verdiği o ağır sorumluluğu kaldıramamaktan ileri gelen duygudur.

    (bkz: keşke hep çocuk kalsak)
    0 ...
  20. 37.
  21. Büyünen şehir de gelince akla daha çok özlenir. Üzerinden inilmeyen dut ve kiraz ağaçları. Salkım söğüt dallarından yapılan salıncaklar..
    0 ...
  22. 38.
  23. hüseyin üzmez ' in olmadığı bir mahallede geçerli durumdur.
    1 ...
  24. 39.
  25. mutluluğu özlemektir kısaca..
    1 ...
  26. 40.
  27. Hayatın acı yönlerini görmeye başladıktan sonra o dertsiz ve toz pembe çağa dönme isteği.
    1 ...
  28. 41.
  29. safça ve tertemiz yaşanan, duyguları özlemektir.
    0 ...
  30. 42.
  31. Bi koku duydugunda yada eski bir sarkiyi dinlediginde yada ne biliyim belki durup dururken aklina cocuklugun gelip keske buyumeseydim denilen anlardir. Gunese bakmaya calismak, kavaklardan yere dusen pamuklarla ismini yazip anneden cakmak alip yakmak, tasoda pikachunun sahibi ''ash'' cikinca dunyanin en mutlu insani olmak...
    2 ...
  32. 43.
  33. çok özlüyorum o yaramaz, sorumsuz, vurdumduymaz hareket eden, hareketli yıllarımı.
    1 ...
  34. 44.
  35. nazan öncel'den çocuk kalbim şarkısını dinlerken tavan yapan duygudur. genelde keşkeler ve pişmanlıklarla birlikte gelir bu duygu hali.

    ''çocukken şöyle dua ederdim tanrı’ya:
    tanrım bana hiç erimeyen,
    kırmızı bir bonbon şekeri yolla.
    eski tül perdelerden gelinlik biçerdik
    kardeşimle kendimize durmadan,
    olmayan çayları, olmayan fincanlardan içerdik.
    olmayan kapıları açardık, olmayan ziller çaldığında.
    siyah papyonlu olurdu mutlaka resim defterimizdeki damat.
    yedi günde yarattığımız dünya mutlu olurduk pastel koksa.

    ve şimdi şöyle dua ediyorum tanrı’ya:
    olanlar oldu tanrım
    bütün bu olanların ağırlığından beni kolla!

    kaybolmak istemiştim bir zamanlar
    kapının arkasında yokum demiştim
    ve divanın altında da.
    bulamazsınız ki artık beni,
    hayatın ortasında.
    kaybolmak istemiştim bir zamanlar
    beni kimse bulamazdı
    tanrı’nın arkasına saklansam.
    o kocamandı, en kocamandı o.
    bir kız çocuğunun hayalleri kadar.'' *
    1 ...
  36. 45.
  37. genelde olgunluğa ulaşmış her insanın yaşadığı durumdur. haklıca hissedilen bir durumdur aslında ama zaten çocuk sayılan ergenlerin "çocukluğumu özledim" tabirindeki isyan şeklinde lafları da ayrı iticidir.
    0 ...
  38. 46.
  39. hayat şartlarında tutunamamış, bir yerlere veya hedeflerine varamamış insanların '' olm çocuk olsak ne güzel len ekmek elden su gölden '' mantığıyla duydukları özlemdir.
    Karşıt düşünce : Ha çocukken çok sevdiğin birilerini kaybettiysen ve keşke hep çocuk kalsaydım da o kişi de yanımda olsaydı özlemi de olabilir.
    1 ...
  40. 47.
  41. biz küçükken çok büyüktük mesela kollarımızı bir açardık, dünyayı kucaklardık.
    arkadaşlarımızla beraber bir gece uyuyabilirsek eğer velinimetti bizim için, lükstü, zenginlikti. ailelerimiz en az beş kez arardı eve beş dakika geç kaldığımızda.
    otobüsteyim bile diyemezdik, otobüsle bir yere gidemezdik. otobüs lükstü, zenginlikti.
    koşa koşa eve varana dek nefes almazdık ve nerdesin sen sorusunu duymadan cevabı verirdik.
    biz bir gülerdik küçükken, kalbimiz kahkahalar atardı.
    biz küçükken öğretmenimiz en yakın arkadaşımızla sıralarımızı ayırmasın diye,teneffüse kadar konuşmazdık. not yazardık birbirlerimize. biz diyorum küçükken bizdik böyle bayağı bir kalabalıktık.
    yani biz diyebileceğim kadar çok. biz küçükken bir büyüktük ki böyle kollarımızı açsak sığmazdı eni boyu. sonra mı? büyüdük... kollarımızı açtığımızda bir kişiyi bile sığdıramayacak hale geldik.
    küçülene kadar büyüdük, çok büyüdük yani. biz olamadık bir daha. sen, ben olduk. büyüklük lüks değildi, zenginlik değildi.
    koşa koşa büyüdük. büyürken ne de çok küçüldük.
    ...
    2 ...
  42. 48.
  43. gerçek olduğu varsayılan ya da gerçek olması dilenen düşüncelerin, yaş geçtikçe hayalden ibaret olduğunu fark ettikten hemen sonra hissedilen duygu. o zamanları bir daha hiç yaşayamacak olmanın verdiği his, söyleyecek birçok sözünüz olmasına rağmen arkasına bile bakmadan çekip giden sevgili gibi. hep eksiklik, hem özlem.
    1 ...
  44. 49.
  45. 49.
  46. hani cemal süreya'ya ait bir söz var ya "Keşke hep çocuk kalsaydık da, en büyük yaramız dizimizdeki yara olsaydı." şeklinde, işte bu özetliyor...
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük