Akasya kokusu. Çocukken okulun bahçesinde akasya ağaçları vardı. Ne zaman bir rüzgar esse sınıf mis gibi akasya kokusuyla dolardı.
Doya doya içimize çekerdik.
Tahtadan döşemesi olan yürüdükçe tatlı tatlı gıcırdayan okul yıllarımda sürekli gittiğim kırtasiye kokusu. O kokuyu yad etmek için arı maya kokulu silgi koklarım bazen.
Yine benzer tahta zeminli duvarları hafif dökülmeye yüz tutmuş ahşap konağın zemin katında bulunan kolonya atölyesi içerisindeki eşsiz kolonya kokusu bu kokuyu bana anımsatan ise tütün kolonyasıdır şimdilerde.
Birde o zamanlar güğüm içerisinde kasketli ihtiyar amcanın tezek kokulu elleriyle litre ölçüsüyle bembeyaz süt satılırdı eşsiz kokusu eşliğinde. Bir zaman o kokuyu pınar hazır süt ile smüle ettiysem de artık yok maalesef.
Son olarak tezek ve toprak kokusu ile eşsiz masal kitabından çıkma atmosfer yaşatan köy kokusu vardır hafizamda bunuda artık ara sıra yaz mevsiminde toprağı sulayarak anımsıyorum ama yerini tutmuyor maalesef
çiğ patates kokusunu ilk komşunun bodrumunda idrak etmişim ki galiba ne zaman patates kokusu alsam o eski ev eski mahalle doğal olarak çocukluğum gelir aklıma. canım patatesler.
elmalı kurabiye kokusudur.
anaokulundayken her gün birinin ailesi evde pasta börek bilmem ne yapar getirirlerdi, annem elmalı kurabiye yapardı ben çok sevdiğim için.
okula gidene kadar yiyebildiğim kadar yer, birkaçtane de cebime koyardım.
yıllardır yemiyorum, kokusu arada burnuma geliyor.
yemeyi düşünmüyorum, yiyip de eski tadı alamamaktan korkuyorum, çocukluğumu, en mutlu zamanlarımı hatırlatan tek şeyden kopmak istemiyorum.