bütün mahallelinin bir aile gibi olan samimiyeti, sıcaklığı, muhabbeti, yardım severliği, kısaca bugünkü yapay dostluklar yapay insanlar, yapmacık ilişkiler yerine eski insanlar, eski ortamlar vs vs vs.
gece fazla mesai yapan babam eve gelirken ömür boza sı getirirdi sözlük, ben zil çaldığında duyduğum o heyecanı, o mutluluğu özledim. kivinin, muzun lüks çağrışımı yapmasını özledim. annenin altın günü sebebi ile 1001 çeşit börek çörek yapmasını özledim lan!
"bugün iki ders boş, iki saatte beden var!" yalanı ile annemi kandırıp okula gitmeme kararını sıcacık yatağımda verebildiğim o günleri özledim.
hiç bir sorumluluğun olmadığı o günleri özledim ben. çıkma teklif etmeyi özledim. cinselliğin bilinmezliğini, gizemini özledim sözlük. eve gece geç gelebilmenin hayallerini kurmayı özledim, iki biranın beni çarptığı o salak günleri özledim.
embesil ev arkadaşları ile işsizlik sebebi ile uğraşılan binlerce saçma işi özledim, sigara kutularından, fıçı biralardan sehpa yapma girişimlerimizi özledim.
"işletme okuyorsun lan, seninde ortamın yoksa allah belanı versin!" diyerek bana pimp muamelesi yapan makine mühendisliği okuyan dostları özledim.
tayyip erdoğan'ın belediye başkanı olduğu, ismail cem'in dış şleri bakanı olduğu günleri özledim.
biz çoçukken muz, salam, sosis vs hayalini kurup sadece bakmayla yetındıgımız meyvelerdi.. leblebi tozunu içimize çekip boğulacak gibi öksürürdük saatlerce. birilerinin küçülmuş kıyafetleri bizim en büyük kıymetlilerimizdı.. nereye koyacağımızı şaşırdık. yeni ayakkabı almak rüyaydı alınınca kıyılamazdı giyilmeye.. sokağa çıkarken kulağımızda bır ses akşam ezanı okunmadan evde ol mutluyduk ya bmx bisikletimizle canımız cıkana kadar gezerdik mahallemızde. bmx alana kadar bir tur atabılırmiyim dediğimiz ve bisikletlerini kıskanmadan veren dostlarımız vardı, ekmeği bakkaldan alır eve gelene kadar yarısını yerdık, okulda çatal diye satılan pastayı alan zengindi. yerken havası vardı yani mutluyduk mutlu musmutluuuu.
sokakta gecenin bir körü oynanan saklambaçtır. sonrasında ise saklandığın yerde duyduğun en ufak bir çıtırtıyı doğaüstü varlıklar yaptı zannedip çılgınca eve doğru koşmanın da tadı ayrıdır.
gece gündüz çete halinde bisiklet sürmek, site maçları * , gece yarılarına dek saklambaç oynamak, cin çağırmak ( veya çağırdığımıza inanmak ) , geceleri sarhoşlarla dalga geçip para istemek, yoldan geçen araçlara kartopu atmak, sitedeki ağaçlara dadanmak ve akabinde kapıcılar tarafından kovalanmak, kendi orta dünyamızı kurmak ve bir yerleri fethetmek, futbolcu kartları, tasolar vs. o zamanlar hayat sokaktaydı. keşke hala çocuk olsam.
Çocukluğuma dair ne varsa kaybettiğim, elimde kalanlara can simidine sarılır gibi sarıldığım; babaannemin ve dedemin bir kaç fotoğrafı, eski günlüğüm, Çocukluğumun tamamının geçtiği şu an harabe olan babaannemin bahçesi, içinde benim için Çok değerli kırık oyuncakların ve Çizilmiş resimlerin bulunduğu bir kutu, iki tane Çocukluk arkadaşımdan biri hasta diğerinden 10 yıldır haber alamadığım bir dönem, şu an hasta olan arkadaşımın sayesinde bisikletten düşüp sol dizimde izi kalan yara. Keşke hep Çocuk kalsaydım. Keşke tek ağlama sebebim yere düştüğümde dizimde açılan yara olsaydı. Keşke onları kaybetmenin bilincinde olup, kimsenin kalbini kırmasaydım.
bugün çocukluğumun damak tadını özledim yine... gittim kendime eti puflardan, cinolardan ve hatta coco starlardan kurulu bir alışveriş sepeti hazırladım. her ısırıkta geçmişe döndüm. her ısırıkta yüzüm güldü... nasıl güzel gülümsüyormuş meğer benim çocukluğum. nasıl güzelmiş meğer cino'nun dişleri... en büyük yıldızımız belki de coco star'dı hatırladım! boşverdim gece gökyüzüne bakmayı, çocukluğumun damak tadına daldım...
kaldırımda, kıçımın üzerine oturmuş halde dondurmamı yalarken, uzun sakallı tanımadığım dedenin, gülümseyerek yanıma yaklaşıp, bir kere de ben yalıyım mı demesi. mal gibi kalmıştım, sonra gülümsemesi daha da yayıldı ve gitti. sağol dede. 22 sene falan geçti, unutamadım güzel esprini, daha da önemlisi, bir çocuğu muhattap alıp, belki de yarın birgün ona güzel bir anı bırakabiliceğini düşünmeni. bazen çocukların ne garip sezişleri ve hatıraları olur, sen bunu biliyordun.