elbette capri-sun derdim ama geçen yaz Bilkent Üniversitesi kantinlerinden birinde rastladım. çocuklar gibi sevindim. içtikten sonra da patlattım. O yüzden özlediğim şeylerin en başında eti bumbo bisküvi gelir. https://galeri.uludagsozluk.com/r/437010/+
98-99 yıllarıydı. daha 6-7 yaşlarında bi veledim. o zamanlar bizim semte yakın şehrin en güzel parklarından biri var. o dönemde de gece evin önüne çıkma kültürü çok yaygın. bizim komşular orhan abi, okan abi, gökhan abi, ahmet abi, ahmet abinin kardeşi 17-18-19 yaşlarındalar. o dönemde moda olan kaykay ve patenleriyle birlikte akşamları oralarda muhabbet ederlerdi, 90 larda çocuk olma muhabbetinin son demlerini yaşardık. onların yaptığı muhabbetler hep çok güzel ve keyifli gelirdi bana. bir de o dediğim parka giderlerdi basket oynamaya bazen, o zamanlarda çok isterdim onlarla gitmeyi tabii ne onlar isterdi benim yaşımdaki birini ne annem gönderirdi. ama o dönem gerçekten çok güzeldi. powerrangers'lar, tasolar, kaykaylar, patenler... bilgisayarın lüks, internetin über lüks, internet kafelerinde yüksek bi popülerliği olduğu yıllar...
aradan 15 yıl geçmiş biz hariç herkes başka yerde oturuyor, yukarıda saydığım abilerin, biri mezarda, biri hapiste, biri hala anne babasıyla yaşıyor.
hayallerde çook büyük, fantastik bir dünya kurmak - süper kahraman olmak, çok zengin olup herkesi doyurmak, vs...
bulutları hayvanlara ve insanlara benzetip, "bunlar ölmüşler de, ruhları bulut olmuş" düşüncesine sahip olmak.
lojman çocuğu olup yaz gecelerinde gece 2ye kadar eve girmemektir. şimdiki lojman çocuklarının bunu anlayabileceğini sanmıyorum çünkü teknoloji onlara sanal bir yaşam sunuyor.
Hayattın gerçeklerini göz önünde bulundurmadan, sınırsızca hayal kurmak.
Gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini ise önemsememek.
zaten bir iki gün içerisinde unutulur gider ve hayal kırıklığı da yaşamazsın.
"mevsimlerden yaz,akşam ezanı okunmakta. hava yeni kararmaya yüz tutmuş, gökyüzünün rengi hafif sarı-kırmızı. dışarıda zilyon tane oyun oynuyor çocuklar. işte ben de o çocuklardan biriyim" ben bunu söylemeyi özledim. annemin balkona çıkıp bizi yemeğe çağırmasını özledim. gece yarılarına kadar oynamamız ve eve girmemekte ısrar etmemiz üzerine şenol amcanın ( allah rahmet eylesin) balkondan üzerimize kovalarla su boşaltmasını özledim. ama alt komşumuz düriye hanımı özlemedim, bir zahmet o geri gelmesin.
yatağın ayak ucunda oturan anne/abla nın 'bir varmııış, bir yokmuş...' diye başlayan cümlesidir. Bu cümleden sonra hayal alemine bir dalış yapılır ve uykuya dalınır.
ikinci özlediğim şey ise saflık ve temizliktir. Çocukken ne kadar temizdik ama bir de şimdiki halimizeee birikmiş günahlarımıza bak. Bunu düşününce kendimden çok utanıyorum.
Evimizin terasındaki şişme havuz. Ve havuza sığmak için istavrit gibi yanyana dizilmemiz sonrasında havuza bir sıcaklık yayılınca sarı sarı birbirimize suç atmamız.
Cilliyi çok özledim lan mors kuytu izmir istanbul oynardık tasolar var birde...
Şimdi cilli nedir derseniz camdan yapılan desenli adına bilye dediğimiz oyun aracı...
Mors kuytu vb da cilli(bilye) ile oynanan oyun türü tasoyu bilmiyorsanız bu siteden uzaklaşın.