Benim çocukluğumda google yoktu ki, birinden duyduğumuz şeyin doğruluğunu araştırmak gibi bir şansım olmadı bu nedenle. Mesela hiç unutmam, piçin teki bir soru sordu bir gün:
+ Tarzan nasıl öldü biliyor musun?
- Hayır, nasıl öldü?
+ suyun altında taşaklarını keserek intihar etti!
Ben bir süre inandım buna, o zamanlar siyah beyaz tarzan filmleri vardı, jeyn denen karı da ızdırap oluyordu adama. Doğru olabilir diye düşündüm.
ilkokulum çingene mahallesinin yanındaydı, okul tuvaletinde de çeşmenin biri diğerleri gibi nikelajlı, süslü olmak yerine, bildiğin sarı, bakırımsı, eski görünümlüydü. yine aynı piç olabilir, şöyle dedi:
+ olm o çeşmeden su içme, çingene suyu o!
- Öyle mi?
Sanırım yine inandım ben, okul bitene kadar o çeşmenin yanından bile geçmedim. Zaten çingenelere uyuz oluyordum, okul bahçesinde oynarken, tepeden üzerimize işiyorlardı, neyse.
Beş yaşındayken, dört yada beş arkadaş, dünyanın ortasını boş olduğunu sanıyorduk. Toprağı bir metre kazarsak, dünyanın boşluğunu görebileceğimizi düşündük. Beş arkadaş, evin yan tarafında toprağı kazmaya başladık. Bir saat sonra hiçbir şey göremeyince, siktir diyip evlere dağıldık.
vücudumuzun her yerinin yemekle dolu olduğunu sanardım mesela.
sağ taraftan yutunca sağ ayağıma, soldan yutunca da sol ayağıma gider diye düşünüp, dengelenmesi için de lokmalarımı bir sağa bir de sola doğru gidecek şekilde yutardım.
istanbulun yedi tepesinden birinde gecekonduda doğmuşum. televizyolar halen siyah beyaz. malum istanbul'un bir çok yeri bakir bölge iken d-100 karayolu ve etrafı oto ve otoyol ışıklarından dolayı ışıl ışıl görünürdü tepeden bakınca. demek tee o zamanlar amerikayı keşfetmişim ki o ışıklı bölgeyi amerika sanırdım benim küçük güzel dünyamda. seksenlerde çocuk olmak
i.e.t.t. otobüslerinin her durakta durup inecekler için kapıları açarak beklediğini sanmak. Düğme olayını çok sonra fark etmiştim. aydınlanmış gibi oldum.
aklıma kötü kötü düşünceler geldiğinde, heralde izlediğim filmlerden etkilenmiş olsam gerek, hep içimde şeytan var sanırdım. nasıl çıkartırım diye saatlerce kafa yorardım.
geceleri power rangers denen şeylerin evdeki bi odaya gelip beni öldürmek için orda beklediklerini sanırdım. bi süre o odaya girmemiştim.
televizyonun arkasından içeri girildiğini sanıp hayaller kurardım. tek amacım içeri girip şeker kız candy deki elizabethin saçını çekmekti.
dolar ve mark'ın geçersiz olduğunu sanmak. *
gece halının üzerini yılan ve böceklerin kapladığını sanmak. *
annem bana allah herşeyi görür derdi, neler düşündüğünü, herşeyini bilir derdi.
çocuk aklı tavuk aklı derler..
bende anneme kızdığım zamanları allah ne düşündüğümü görmesin diye battaniyenin altına girer, kollarımla kafamı sarar oturudum.
allahtan çarpılmadık..