çocukluğa dair hüzün dolu anlar

entry32 galeri2
    31.
  1. 30.
  2. annem ve babam ancak bir kaç gün süren ziyaretleri bittiğinde, beni bırakıp kaçarlardı. bana hiç, gitmek, çalışmak zorunda olduklarını, benim geçici bir süreliğine büyük annemin yanında kalmaya mecbur olduğumu anlayamayacağımı düşündüklerinden olsa gerek anlatmazlardı. güya ben ağlamayayım, üzülmeyeyim diye böyle yaptıklarını söylerlerdi sonradan ama bence kendileri benim ağlayıp çırpındığımı görmemek ve daha fazla üzülmemek için korkak gibi beni kandırıp kaçarlardı. ambalajı sigaraya benzeyen sakızlar vardı eskiden * o sakızları çok severdim, * elime üç beş kuruş verip bakkala yollarlardı, her seferin de de yerdim aynı numarayı. koşa koşa gidip o sakızlardan alırdım. döndüğümde çoktan gitmiş olurlardı. her şeye ve herkese karşı olan güvenini yitirmiş bir çocuk ve elinde sakızdan sigaraları. *
    0 ...
  3. 29.
  4. yaş 6-7 heralde. mezarlıktan korkuyorum, arabayla bile yanından geçerken korkup pısıyorum, gözlerimi kapatıyorum. bayram arefesi, annem "babaanneni görmeye gidiyoruz" dedi. daha doğrusu kandırdı. "konuşacaksın onla, istemez misin" dedi. konuşacaktım onunla, tarifsiz mutluydum, tüm korkularımı yendim ve mezarlığa girdim ellerim babamın ellerinde.

    konuştum içimden. babam da öyle yapıyordu sanki.

    pupuli: babaannem, seni çok seviyorum, seni çok seviyorum, seni çok seviyorum.

    babaannem: --
    babaannesiz büyümenin ve onla konuşamamanın verdiği hüzündür işte. o anlardır hüznün hissedildiği.
    1 ...
  5. 28.
  6. bitlenmek ve kafamında gazyagı ile yıkanmış olması.allahtan alev almadan atlattım hayattayım.
    0 ...
  7. 27.
  8. herkesten önce, anne zoruyla eve çağırılmak ve oyunun geri kalanını balkondan seyretmek.
    0 ...
  9. 26.
  10. her akşam ezanında, bütün çocukların babaları camlara, balkonlara çıkar "haydi oğlum/kızım artık içeri, akşam ezanı okunuyor!" derdi. benimki demezdi. benimki evde bile olmazdı.**
    1 ...
  11. 25.
  12. Bir arkadaşımın hatırına yazılıyor.

    Dışarıda masumca arkadaşlarınla maç yapiyorsundur.kaleye geçmemek için tartisiyorsundur.o sırada teyzen gelir seni görür ve gözleri yaşlıdır. Koca gözlükleriyle kapatmaya çalışmıştır gözyaşlarını.sen gülersin teyzenin geldiğine sevinmişsindir.sarılır sana.fazla taviz vermeden apartmanın içine girer ve yukarı çıkar.sen oyununu terk etmezsin daha yorulmamışsindir çünkü.
    Apartmanın önüne araba gelir. Dayı çıkar arabadan.gözleri yaşlı. Şaşırırsin biraz.o güçlü adam nasıl ağlar diye geçer içinden.merhaba samed der çıkar yukarı o da taviz vermez.içine kurt düşer.ama çocuksun oyundan vazgeçmessin.zaten beş dakka sonra dayıni da unutursun.akşam ezanı okunur annenin seni eve çağırmasını beklersin.çağırmaz. Yarım saat içinde eve tüm akrabalar gelir.ama sen hala disaridasin.bi terslik olduğunu anlarsın.eve gitmek istemezsin fakat açıktığını hissedersin.merdivenleri koşarak çıkarsın.kapı açıktır.
    Içeriden sesler gelir. Şaşkınlıktan kapıda kalirsin. Çünkü bunlar normal sesler değil. Biz her zaman neşeliydik gülerdik dersin.nerden çıkabilirdi ki bu ağlama sesleri.içeri girersin.biran ne olduğunu anlamazsın. Büyük teyzen seni kucağına alır sever.ama ters olan şey bu sefer yüzünde gülücük yoktur.herkes ağlıyordur.anlam veremezsin.babanı görürsün.mutfakta çaresizce oturmuş kafasını eline yaşlamis elinde sigara, yıllarca örnek aldığın insan orada yıkılmış bir şekilde boynu bükük oturmaktadır.kucaktan inmek istersin. Baba nin yanına gidersin. Alnından kafasını yukarı kaldirirsin birde o ne yıkılırsin orada.koskoca adamın aglamaktan gözleri şişmiş.gözlerden ilk yaş damlaları gelir.babaya sorulur ne oldu diye.babanın hıçkırık attığına sahid olunur.şevkatli elleriyle seni okşar.sende agliyorsundur artık.baba ne oldu dersin.baba aglamaktan sana cevap veremez.annem nerede baba dersin.baba hickiriklara bogulmustur sende agliyorsundur.fakat anlam veremezsin. Ama agliyorsundur.
    Salona koşturursun. Seni içeri almazlar.bırakın beni dersin büyük adam edasıyla.yerde beyaz kefen içinde birisi vardır.kefene yaklaşırsın herkes seni tutmaya çalışır.tutamazlar içinde bir merak vardır.açarsın kefeni.anne. Anne oradadır.orada öyle kalınır. Herkes biran durur sana bakarlar.arkamı döner babamı görürüm.babama sorduğum soru herkesi ağlatır.baba anneme ne oldu.anneye bakılır yüzünde gülümseme. Gözlerindeki mutluluk.öpüp koklarsin. Kalbin parçalanmıştır çoktan ama anneyi öpüp koklamak acısını dindiriyordur.arkanda bir karartı belirir belinden tutup seni alıp oradan annem diye bağırmak istersin.sesin çıkmaz.her uzaklaştığın saniyede kalbin acısını hissedersin.hıçkıra hıçkıra ağlarsin.ağzında tek kelime annem.duvarlara vurup yıkmak istersin.camdan atlayıp annenin yanına gitmek.olmaz.
    O genç yaşta dizlerin tutmaz olur.vücudun ağırır.tutamazsın kendini son kez ciğerlerin yırtılırcasina annem diye bağırırsin. Sesim çıkmaz annem.annem.
    2 ...
  13. 24.
  14. elden kaçırılan uçan balonun arkasından mal mal bakılan süreç.
    0 ...
  15. 23.
  16. pembe ayakkabılarımın çalındığı gün.
    0 ...
  17. 22.
  18. babamın en sevdiğim dondurmayı alması ve yine babamın hızlı yürüyüşüne yetişmeye çalışırken dordurmayı düşürme durumumun gerçekleşti an.
    0 ...
  19. 21.
  20. 20.
  21. memur çocuğu olmak. şöyle ki sürekli şehir değiştirilir ve arkanızda hep, asla unutmayacağınız çok iyi çocukluk arkadaşları bırakırsınız, öyle sonradan feysbuktan falan bulunamazlar.
    1 ...
  22. 19.
  23. kurusun diye sobanın yanına koyulan yeni ayakkabılardaki plastik he-man logosunun erimesi.

    (bkz: salak yemin ediyorum gerizekalı bu çocuk)
    2 ...
  24. 18.
  25. annenin sümüklü burnu parçalarcasına sildiği an.
    13 ...
  26. 17.
  27. neredeyse hiç mahalle arkadaşının olmaması.
    2 ...
  28. 16.
  29. 15.
  30. babanız işsizken bisiklet ismeniz ve bunun için ağlamanız babanız geçici bir iş bulduktan sonra size taksitle bisiklet alması o zamanlar pek aklım ermiyordu ama şuan hatırladıkça içim sızlar.
    0 ...
  31. 14.
  32. 13.
  33. legolarınızın çalındığı gün...

    komşu kızı tuğba şu an karşıma çıksan var ya saçını başını yolarım sen aldın biliyorum!
    1 ...
  34. 13.
  35. yenebilir sandığınız at kestanelerinin aslında yenmediğini anlamanız mesela.
    arkadaşlarınız bisikletlerine binerken, duvarla top oynamaya çalışmanız da olabilir.

    özünde yoksulluk, yoksunluk vardır hep, öyle ya da böyle.
    1 ...
  36. 12.
  37. sözlük yazarlarının su anda çok güzel ve hepsi ayrı ayrı manaları derin olan entryler girmesine vesile olan konu.cidden gozlerim yasardı.
    0 ...
  38. 11.
  39. bir daha yaşama şansınızın olmadığı, hep özlediğiniz anlar...
    2 ...
  40. 10.
  41. bi şeye çok üzülüp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamışken, annenin ya da babanın ''git odanda ağla'' demesi.
    5 ...
  42. 9.
  43. çocukken onca zaman biriktirdiği parayla sonunda çok istediği monami pastellerini alabilecekti..sabah okula giderken yanına aldı parasını..çıkışta yoldaki kırtasiyeye uğradı..pastel boya alacağım dedi adam tipine baktı ve şunlar var ucuz diyerek bazı pastel boyalar gösterdi..o ben vitrindekini istiyorum dedi..adam başladı onları övmeye: çok kaliteliydiler, en iyisiydiler, parası fazla gelebilirdi ama diğerlerinden daha uzun kullanabilirdi....çocuk tüm parasını çıkarttı ve: "bunlar yeter mi" dedi. Adam: "1,5 milyon eksik".. Çocuk: Abi tüm param bu, siz bana verseniz şimdi, ben harçlığımı her gün geçerken bıraksam olur mu? söz veriyorum" Adam çocuğun gözlerindeki ışıltıyı farketti belki de.. "Tamam olur, Hadi kalan da benden olsun madem bu kadar istiyorsun bu boyaları" dedi..Çocuk inanılmaz mutlu evinin yolunu tuttu..kucağına monami pastellerini bastırmış yürüyordu..sanki dünyanın merkezi oydu..dünyanın en değerli hazinesini kendisine teslim etmişlerdi belki de..Eve gelince büyük bir mutlulukla annesine koştu ve: "Anne, bak biriktirdiğim paramla pastel boya aldım.." "iyi güzelmiş, peki ne kadara aldın?" ..... "neee, ne demek bütün paramla, nasıl tüm paranı bu boyalara verirsin..onca zaman boşuna mı sana o paraları biriktirttim? hemen yarın okula giderken geri vereceksin" çocuk ağlamaklı, sevincini annesiyle paylaşacağını sanarken karşılaştığı tepkinin de verdiği büyük hayal kırıklığı ile sessizce:"ama anne adam çok indirim yaptı, geri götüremem. rezil olurum, hem almaz da.." anne ise gayet sinirli: "iyi tamam ver onları bana,bunları saklayayım şimdi, sen haram eder kırar dökersin, arkadaşların alır hayır diyemezsin..zaten dünya kadar para vermişsin..sende hiç akıl yok ki...." diye bıdı bıdı sayarak işine döndü..küçük kızının gözlerindeki kırıklığı, hüzün dolu bakışları, yaşları farketmedi bile......yıllar geçer, küçük kızımız büyümüş üniversiteye başlamıştır. birkaç günlük tatilden faydalanıp eve gelmiştir..evde kardeşlerinin elinde gördüğü kırık dökük monami pastel boyalara bakarken, yeni mi aldı babamlar diye sorar..kardeşi: "hayır abla, senin boyaların. annem sandıktan çıkarttı geçenlerde, alın kendinize oynayın boyama kitaplarınızı boyayın dedi" der. bizim büyümüş ama hala çocuk olan kızımız ağlamaya başlar odada saçılmış kırık dökük boyaları toplarken..içine oturmuştur..çocuklar şaşkın, korkmuş..anne içeri girmiş ne olduğunu anlamaya çalışıyordur.. (daha fazla uzatamayacağım.. kaç yaşına geldim, bu olayı hatırladım mı gözyaşlarımı tutamıyorum kahretsin..istediğim kadar monamı zımpırtısından alabilirim ama yine de o bağrıma bastırdığım boyalar gerçekten benimdi..ve ben onları bir kere bile kullanamadım..içimde ukte kaldı..)
    2 ...
  44. 8.
  45. salçalı ekmeğin yere düştüğü andır.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük