bir gün grip olmuştum ve aralarında hoşlandığım kızın da olduğu bir ortamda komik birşey söylendi ve ben de baloncuklar çıkararak güldüm ve o an yerin dibine girmek istedim çok utanç verici kız da olur böyle şeyler demesin mi çok utandım hatırlamak istemiyorum.
Annemle çarşıda gezerken çok gerçekçi büyük memeli bir kıyafet mankeni görüp zıplayıp memesini sıkmam ve ilahi kudret tarafından mankenin canlanıp bana bağırması. Çok korktum çok.
pazar günü güzel bir kahvaltı sırasında pastırmanın soluk boruma kaçması ve morarmam ardından zoraki çıkarmam ve tekrar oksijeni ciğerlerime çekmem. Korkunçtu, ölümle o zaman yüzleştim.
6 yaşındaydım. toybox vardı o zamanlar. benim de param yoktu. zaten nasıl olsundu? ben de bakkala girip adama taa en arkadaki rafta duran bir yağın fiyatını sormuştum. o bakmaya gidince de cebime attım toyboxları 4- 5 tane filan. sonra eve gittim koşarak, babam açtı kapıyı cebimdeki şişliği gördü ve '' ne onlar? '' deyip aldı toyboxlarımı. baya bir bağırmıştı. sonra gittik markete özür filan diletti, parasını ödedi. hiç anımsamak istemiyordum, anımsadım.
hatırladığınızda içinizi burkan olaylardır. ama aslında hatırlamak istediğiniz olaylardır. orda ki bir davranışınızın size ömür boyu unutmayacağınız bir miras bıraktığı olaylardır.
3 yaşındaydım. köyde yaşıyorduk. babam yine bir herzeler yemiş eve bir hatun getirmiş. yeni eş aldım diyordu metres ya da kuma annemle babam tartıştılar sonra babamın hayal meyal hatunu da arabaya bindirerek gittiğini hatırlıyorum. annemin ağlamaları, babamın annesinin anneme hakaretleri... küçüktüm ama hepsini hatırlıyorum. sonra beni çook sevdiğini sandığım ton ton dedem karısının da gazıyla bizim eve doğru koşturuyordu. aynı bahçenin içinde iki ev , bahçe duvarları sonradan sonraya öğrendiğim ölçü birimleriyle 1 metre. dedemin bana bağırdığını hatırlıyorum. kaçarken şimşeğin çakışını görmüştüm. 20 metre mesafede yağmur yağdı ve ben ıslanıyordum. çocuk aklımla ben bu kadar şiddetli mi ağlıyorum gök neden gürlüyor diyor bir yandan da eve koşuyordum. dedemin bağırtılarıyla kapıyı korkusundan kilitlemiş olan annem kapıyı araladı. üstü başı gözleri yüzü su içindeki beni içeri çekmişti. sonra kapıyı tekrar kilitlediğini hatırlıyorum. o zamanlar yetmişinde olan dedem kapıya kadar gelmiş kapıya bastonuyla öfke indiriyordu... ağlamıştım hem de çok ağlamıştım.
ertesi sabah ezanla birlikte ayağa kalktığımı hatırlıyorum. dedemlerin evini taşlıyordum. tüm camlarını kırmıştım. ama öfkemin dinmemişti ki bir kamyonun sesiyle trans halinden çıktım. kamyonculuk yapan amcam seferden gelmişti. önce elinde taşla gördüğü bana bağırdı. sonra sabahın köründe bir yandan ağladığımı bir yandan da trans halinde şeytan taşladığımı görünce yanıma yaklaştı. çantasından çıkardığı çikolatayı bana uzattı yumuşayan beni kamyona bindirdi. sen benim muavinimsin demişti.sefere senle gidecez. bir kaç gün sonra babam geldi hiçbir şey sormadan anneme eşyaları toplamasını söyledi. dayımların gölgesinde eşyaları topladık. amcamın ilk seferiyle ona muavin olmuştum. şehre taşınıyorduk. dayımların tehditlerinin de katkısı olsa gerek babam ev almıştı. ilk ve son kamyon seferimdi amcamın muavini olmuştum. sonrası şehir okul....
şimdiler de başım ne zaman dara düşse hatırlarım. ne yani 3 yaşındaki çocuk kadar da mı olamadın. atıp da cam kıracağın taşın da mı yok?
1.5 lt fruko yu tek başıma içip amcamgilin kanepesine çişimi bırakmam. sabah uyandığımda ne yapacağımı bilememiştim. evden kaçtım 1 ay amcamlarla karşılaşmamaya çalışıp bir nevi olayı unutturmaya çalışmıştım. ve başarılı olduğumu sanmıştım. hala aklıma geldikçe utanırım.
not : küçük felan da değildim orta 2 öğrencisiydim. paylaştıkça azalması dileğiyle.
benim aksine, her detayı hatırlamak istiyorum çocukluğumda. en mutlu olduğum anlardı onlar.
beklentisiz ve karşılıksız sevdiğim, sevildiğim tek zaman çocukluğumdu.