hatta milleti de örgütleyip, pazarın sokaklarını paylaştırıp da küçük bir liberal olmak ve kazanılan paraları birleştirerek mahalle takımına futbol topu almak da sonuç olarak ele alınabilir.
evdeki tartıyı kapıp tüm mahalleyi tartmak, gazete çıkarıp ev etrafına satmak , taş sergisi açıp sergiden para kazanmak başlıca para kazanma yollarımızdı.
özellikle ortaokul ve lise çağında bu hırs çoğalır harçlık kazanma mücadelesi bazı çocukların aile olarak zor şartlarda yetişmesi para kazanma hırsını daha çok tetikler.
gecekondu düzeninden apartman düzenine geçilen evrede yaşanan bir çocukluksa eğer, yıkılan gecekonduların elektrik tesisatını komple sökerek bakır kabloları satıp yolunu bulmak başlıbaşına bir örnektir aslında.
taso, misket, sporcu kağıdı satmak en bilindik olanlardır. pazar yerlerinde ve mezarlıklarda su satmak olabilir. bahçeli bir evde büyümüşseniz, bahçede yetişen meyve ve sebzeleri satmak da çocuklukta para kazanmak için yapılanlardandır. **
limonata yapıp akşamdan buzluğa attığımız buzlarla sabah satışa sunmak.
bütün mahalleyi dolaşıp demir çivi hurda toplayıp hurdacıya satmak.
büyük poşetler içinde satılan balonları alıp, perakende satış yapmak. gibi eylemleri yaparak harçlığımızı çıkardığımız güzel çocukluk girişimlerimizdir.
seksenlerde çocuk olanlar bilirdi para kazanmayı.*
en kolayı süt şişesi toplamak. yağ şişeleri zor bulunur ve daha pahalıydı.
inşaatlardan çivi toplamak. bazen gözümüzü para hırsı bürür elektrik tellerini çıkarırdık ama çok zevkliydi.
yaz geldiğinde ise herkesin evinde enaz bir limon kasası büyüklüğünde ipek böceği olurdu.
bayramlarda elini öptüğümüzde kim para veriyorsa, şimdiki networklerden daha hızlı bi şekilde herkesin haberi olur oraya hücum edilirdi.
ilave tatlı edit :en önemli para kaynağını unutmuşum. poşetlerin olmadığı zamanlardı tabi, bakkalara israil tutkalı ile gazetelerden kese kağıdı yapmak.
Annenin pazardan aldigi rengarenk aliclari kolye yapip teker teker babaya ve dedeye satmaktir.
Ben bir de patates kizartmasi, kofte ve pudingle bozulmayan turden oruc tutup sevabini satardim rahmetli dedecigime. Tuttugum orucun kurallarini o belirlerdi, "aaa sen daha meleksin, senin orucunu o bozmaz ki" diyerek yemek yedirir, aksam iftar vaktinde de Elini opturup para verirdi.
yolda, inşaatta vs. yerlerde bulunan tenekeleri, bakırları hurdacıya satmak. incik boncuk alıp saçma sapan bileklikler yapıp satmak. yaşlı teyzeler alırlardı o bileklikleri. mutlu olurduk biz de.
taso oynarken mahallenin tüm çocuklarını üttükten sonra, okula gelip onu bi güzel pazarlayıp ve ertesinde de zengin bir piçe satmamdı. cebimdeki parayı * 1 hafta ye ye bitirememiştim. *