Öcü korkusudur. Her yerden çıkacak gibiydi. Koltuğun altından hâlâ elini uzatacakmış gibi geliyo. Keşke uslu bi çocuk olsaydım da öcüyle tehdit edilmeseydim.
okula falan gitmeden önceydi. masal anlatma servisini arayacağıma cenaze servisini aramıştım. karşıma soğuk ve çatallı sesiyle kaba bir adam çıkmıştı. o yaşadığım korkuyu anlatamam. sonra da masal falan sevemedim tabii.
ilkokulda ramazan davulcusunu bildiğin bando takımı sanmak. ama nasıl bando takımı? filmde gördüm sanırım böyle koca koca adamların çaldığı. hala hatırlarım yok öyle bi korku.
şofben korkusu da bu kategorinin ilginçlerinden biridir. yarım yamalak hatırlayışlara dayanaraktan; gecenin bir yarısı su içmeye uyanan çocuk, mutfak yerine hep banyoyu tercih etmekte ve musluğa abanmaktadır. sebebi ise mutfakta çalışmakta olan kombinin o alevinin göründüğü kısmıdır. karanlıkta rahatlıkla bir kat aşağıya inebilen ve evde yalnız kalınca korkmayan çocuğun günümüzdeki hali hala daha şofbenlere antipatik yaklaşır, uzun süre ayarlarıyla uğraşmak istemez. *
kısa ve öz palyaçolar hep samimiyetsiz korkunç gelirlerdi tabiki stephen king'in O(It)kitabından uyarlanan filmi izlemiş olmaktan kaynaklanıyordu ama hala korkarım gördüğümde yönümü değiştiririm.
yine Mumya filmini izlemiştim mumyalardan. böceklerden ve karanlıktan korkar oldum.
ama şüphesiz ilk korktuğum şey Gulyabani'ydi. ne zaman Süt Kardeşler izlesem o sahnede kapının arkasına saklanırdım. televizyon ne kadar etkilemiş beni vay bee..
şimşek, sabaha karşı okunan ezanda garip bir korku gelirdi içime birde fasa fiso yok taş attım gördülermi yok yemeğimi yemezsem inekler mi beni yer böyle saçmalıklar ama özleniyor şimdiki korkularda böyle olsa ya..
küçük bir çocukken..
tamam ya daha ergenliğe yeni girmişken yaş 13-14 bir korku filmi izlemiştim..
filmin adı mutant günlükleri..
film gece yarısı oynuyordu..
oturdum izledim..
ve tam 2 sene boyunca karanlık bir yerden geçerken ya arkama bakardım yada çabuk çabuk hareket ederdim..
geçen günlerde yine oynadı o film..
oturdum izledim..
gerçekten güzel yapım.. *