orkestra şefi olmayı hayal ederdim hep. Bunun dünyaya hükmetmekten daha ciddi bi iş olduğunu düşünürdüm. Elimde küçük bir batonla moskova senfoni orkestrası şefini taklit ederdim odamda. Hala aynı istek var içimde.
hayaller küçükken hep büyüktü valla.
- doktor ( doktor olup annemi iyileştircem ben )
- hakim
- avukat ( anne sen yeterki iste ben babamla seni boşarım )
- öğretmen ( çocuklara sevgimle beraber ders vereceğim )
bu kişi şimdi evde sadece kendi çocuklarına sevgi veriyo eminim bundan.
hani bir laf vardır adam olacak çocuk bokundan belli olur diye.
bu laf tam tersi durumlar içinde geçerlidir tabi. adam olmayacak olan çocukta bokundan belli olur.
elalemin bebesi doktor olacağım, pilot olacağım, astronot olacağım, derken, bendeniz ben çalışmayacağım diyordum. o zamanda sevmiyordum çalışmayı şimdi de sevmiyorum.
evimizin önünden akan derenin karşısında şimdi yıkılmış ve yerine düğün salonu ile olimpik yüzme havuzu yapılmakta olan eski belediye garajı vardı. ben 4 yaşındaydım ilk hatırladığımda abim de 5. o zamanlar belediye şimdiki gibi lüks araçlara sahip değildi. 4 adet greyder ile 3 adet büyük, 6-7 tane de küçük yük kamyonu ile 2 adet kepçeli ve kasalı traktöre sahipti.
o zamanlar en büyük eğlencemiz pazara gittiğimizde annemize aldıracağımız kendi tabirimizle grayderler ve kamyonlar olurdu. çünkü evimizin önünde bu anlamda bizi tetikleyen bir belediye garajı vardı. o yaşlarda takip ettiğimiz ninja kaplumbağalar ve he-man çizgi filmleri gibi belediyede olan biteni de ilgiyle takip ediyorduk. belediyenin greyderleri kamyonları bizim herşeyimizdi.
o küçük yüreklerimizle abimle ben greyderlerden iki tanesini sahiplenmiştik. birinin adı benati idi, dönme işlemini gövdesinden yapan bir kepçe idi, diğerinin adı ise belediyenin ona verdiği isimle beko idi, o da önde kepçesi arkasında kazıcı kepçesi olan greyderlerdendi. ve kendimize hedef koymuştuk büyüyünce abim benatinin ben de bekonun kullanıcısı olacaktık. ama olamadık.
Dünyayı sadece kendi evinden ibaret sanan çocukların, kişiliklerine göre değişen, bir o kadar da hayali olan seçimlerdir. Uzaylıdan tutun, astronotluğa, genetik mühendisliğinden tutun, kaldırım mühendisliğine kadar birçok değişik hayallri vardır çocukların. Daha hiçbir şeyden haberleri yoktur çünkü; bu dünyanın nasıl bir yer olduğunu, para kazanmanın ne kadar zor olduğunu bilmezler. Onlara sorsanız "Okulu bitiydikten şoora aşronot olcam, bajen de itfaiyeci oluyum. Çok güjel oluy." Ne kadar da masum bir düşünce değil mi? Keşke her istedikleri olsa çocukların.
uçmanın, kafanın iyi olmasının bir başka haliyle görülmüş, ümit etmeyi abartmakla çorba eden çocuk bünyelerden çıkan sanrılar; mini mini hanım kızlar için asla ev kadınlığını kapsamayan ama büyük ihtimal bu gerçekle sonlanan, meslekleri dalda ballanan armut olarak gören sünepe beyinlere ait hayallerdir. genellikle doktorluk, şarkıcılık, futbolculuk, mankenlik gibi meslekleri içerir. çocuklukta başlayan bu mesleki hayallere dair beslenen umutların grafiğine bakıldığında, grafik eğrisinin genellikle çocuk parklarındaki kaydıraklara benzediği görülecektir. buradan çıkarılacak sonuç ise "oğlum/kızım zorun ne, sen git kaydıraktan kay, mavi akbil ve aylık bin lira seni bekliyor..." türevi cümleler olacaktır.
+ (bkz: veteriner) (vet. fakültesindekilerin kötü anılarını öğrendikten sonra vazgeçtiğim meslek)
+ (bkz: asker) (herşey üniforma için)
+ (bkz: karateci) (içimde tükenmek bilmeyen enerjiyi lüzumlu harcamak, trafik magandalarını daha seri dövebilmek için)
+ (bkz: pilot) (öğrendim ki onca yıl okumaya gerek yokmuş haberleri izlemek kafi alkolü kaçıran uçuyor zaten)
+ (bkz: zengin) (öğrendim ki meslek değil miş)
+ (bkz: F1 pilotu) (çalışmalar devam ediyor)