dönmeyi arzuladığım dönem. dizi olandan bahsediyorsanız başrollerdeki o küçük kız sinirlerimi bozduğu için izlememeyi düşündüğüm dizi, her ne kadar erdal beşikçioğlu kadroda olsa da.
En masum en samimi en içten zamanlarımızmış meğer. Şuan bir şansım olsaydı çocukluğuma gitmek isterdim. hayatımın en güzel zamanlarıydı. Kardeşim ve ben özgürce oynardık dışarıda.
keşke hiç büyümeseydim o zaman birini sevmek imkansızı aramak bu kadar ağır gelmezdi.
kemiklerim sızlıyor, büyümeseydim sadece dizlerim kanardı.
bir aşk neden bu kadar ağır geliyor bana. neden büyüdüm ve bu sancıyı çekiyorum.
O zamanlarda bile çıkar ilişkisinin ne olduğunu gayet iyi bilen, kötülüğün vücut bulmuş hali orospu çocuklarını tanıdım. Evime gelip Oyuncaklarımı bile isteye bozarlardı, çalarlardı. Ben bakkaldan bir şey aldığımda sokaktaki arkadaşlarımla paylaşır beraber yerdim o ibneler bakkalın önünde aldıkları şeyleri kendileri yer öyle gelirlerdi.
birden aklıma gelendir, şarkıları öylesine söylerdik pek anlamı olmazdı, hatırlıyorum en çok hoşuma giden şarkılardan biri yaşar-aldanırım idi. o zamanlar hoşuma gittiği için düz söylerdim, şimdi sözleri mana kazandığı için söylüyorum. şarkıların anlamları olmadığı zamanlara dönebilmek isterdim.
Eğer dönebilsem şuan kardeşimle kavga ettiğimde hala bana tuhaf tuhaf bakmazlar. Çocuk diyip geçiştirirlerdi.
Oysa şimdi büyüdüğün defalarca yüzüne vuruluyor.
Belki sokak çocuklarıyla ip atlamaya çekinmezdim. Tuhaf bakışlardan utanmadan sevinçle iki ucundan tutulan ipe ben de kaynak yapardım aradan.
Çocuk olsaydım annem hala eve gelirken deterjan poşetlerinin içinde Bi çikolata ile gelirdi oysa büyüdüm buna ne gerek kaldı ki?
Canımı sıkan insanların karşısına oturup ağlama gibi Bi lüksüm de olurdu. Kimse tarafından yadırganmazdım gözyaşlarımı ulu orta yerde boşladığım için..
Nasıl olsa çocuk derlerdi.
Galiba çocukken daha Bi özgürdük de kıymetini bilmemişiz.
Ahh diye iç geçirtir.
Kertenkele kurbaga yakalasam dere de yüzsem balik yakalasam meyva agaçlarina çiksam.
Mahalle nin büyük kizlari anneme sikayete gelse.
Damakta pamuk şeker tadı, elde en sevdiğin oyuncağın, dünyanın en sevimli ve masum hayalleri, tek derdin sütten nefret edişin ve anne kişisinin ısrarla içirmesi, evcilik oynadığınız küçük kız kardeş, akşam zilin çalmasıyla özlemle koşulan kapı ve gelen şahane adam yanı baba kişisi gibi detayları içeren bir süreç.
Çok gerizekalı bir dönem. Tek güzelliği henüz hayatınızda kimsenin ölmemiş olması ve yaptığınız her saçma hareketin sisin gerizekalılığınıza değil de çocukluğunuza verilmesi. Şimdi aynısonı yapsanız adınız dakika da manyak lan bu diye mimlenir.
Ne güzeldir o.
Dayağını bir güzel yerdin arkadaşından gün aşırı. Eve giderdin ağlaya ağlaya. Ertesi gün her şey yeniden başlardı oyun koşturmaca... Kin yok, neşe çok.
Şimdi büyüdük, yan baktın diye sokak ortasında bıçaklanıyoruz.