geçen yıllara, edinilen onca deneyime, tüm yaşanmışlıklara rağmen hala bahsi geçtiğinde anlamsız bir mutluluk hissi doğar içimize ve eskilerden bahsetmek hep keyif verir nedense. delicesine kan ter içinde birbirinden eğlenceli ve bitmesin istediğiniz oyunlar oynadığınız sokaklara dikilen bilmem kaç katlı binalara bakar ve iç geçirirsiniz. ve başlar "eskiden"le başlayan cümleler. hep çocuk olmak çocuk kalmak isteyişimizin nedenlerini sorgular dururuz. biz mi kirlendik yoksa kir mi bizlendi ?
benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı. okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım. hatta babamın bile anahtarı yoktu. annem evimizin bir parçası gibiydi, hep evdeydi. heryere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki. en büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı. sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani. cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık. okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik. servis falan yoktu. ayakkabılarımız eskirdi. hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık. annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmekarası bir şeyler hazırlar gönderirdi. mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi. susayınca girer evlerine su içerdik. ya da pencereden bir sürahi bir bardak uzatır, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik. kısacacı evine girip gelen * evine elinde mutlaka yiyecekle dönerdi. anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi. bu bazen bir kurabiye bazen bir meyve olurdu.cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık. çok garip ama kimse almazdı. sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi. düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştırılırdık. polisler gelmezdi, kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı. sonra kavgalarımız da öyle ustura,falçata ile olmaz, onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık. birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık. *
Genelde insanların çocuk yaparak bastırdığı özlemdir. Dünyaya gelen çocuğa bakıp bakıp "aynı annesi, aynı babası" yakıştırmalarının kaynağı da budur aslında. Hoş her insan ayrı bir alem iken yinede benzetirler.
çok sey yaşadım, cok sey gecirdim cok sey atlattim. öldüm öldüm dirildim. tekrar çocuk olsam tekrar ayni seyleri yasamayi kaldiramam. zaten oyle de ozlenecek sevilecek bir çocukluk da geçirmedim.
Bisikletlerle hırsız polis oyunu oynardık. Taflan yaprağından para yapardık, hırsız onları çalıp kaçardı sonra köyde kovalamaca başlardı. Hey gidi günler dedirten başlık.