sabahtan akşama kadar plastik topla kapının önünde futbol oynamanın maddiyattan daha değeri olduğu o yıllarda kurulan dostluklardır.
bazen bir mahalle maçında aynı takımda olmak, bazen top alırken para birleştirmek, bazen ramazan bayramlarında kapı kapı gezip şeker toplamak, bazen aynı erik ağacına çıkmak; kısaca, mutlu olabildiğin kişiyle iyi vakit geçirmek, en büyük arkadaşlıkları da beraberinde getirirdi o yıllarda.
yaş büyüdükçe, güvendiğin her insandan birer birer kazık yedikten sonra geriye şöyle bir dönüp bakıyor insan, hep çocuk kalabilseydim diye...
zannedildiği gibi olmayan dostluklardır. aksine tam olarak çıkar üzerine kurulan dostluklardır. çocuklukta kalem traşını izinsiz alsa 6 ay konuşmazsın arkadaşınla. yanlış bir algıdır. insan narsist doğar zaman ve eğitimle narsizminden arınır. çocukluk narsist zamanlardır o yüzden çıkarsız falan diye bir şey yok. tam çıkar hep çıkar zamanlarına çocukluk denir. hangi devirde nerede yaşadınız merak ediyorum ?
-sen bana bebeğini ver ben sana çaydanlıklı oyuncağımı vericem..karşılık bekleyen cocuk ilişkisi
-bana çikolatandan vermezsen parayı annenin cüzdanından çaldığını söylerim-tamamen satıcı arkadaş ilişkisi
-ayşenin annesiiii...ayşe altına yaptı-ispiyoncu cocuk ilişkisi
saflığın,temizliğin yaşı yoktur insan karakteri çocukken başlıyor zaten oluşmaya..çıkarcılığın,ispinyonculuğun,herşeyin temeli atılıyor.ve bunu alışkanlık haline getirenler büyüdüklerindedee öyle oluyor zaten..
bakkala ekmek almaya giderken bile çağırdığın arkadaşın vardır. geriye 20 krş. para kalsa bile sevinirsiniz ve 2 tane sakız alırsınız. eğer bir gün cebindeki parayı kaybederse kumbaranızdan verirsiniz annesi kızmasın diye. sonra büyürsünüz ve sorarsınız " yanında bozuk var mı? " diye "yok " der, "kalmadı".