her birinin duygu yüklü anılarla dolu olduğu, insanı bazen başka bir dünyaya götüren, ortalıklarda olmadığı zaman hatırlanıp bakılmayan, uzun zamandır görüşülmeyen bir akraba veya eş dost çıkıp geldiği zaman dolapların içinden bulunup tek tek açıklamalı olarak izah edilen fotoğraflardır. o fotoğraflarda genellikle çekilmeden önce abiden bi güzel dayak yenmiş, ısırılmış veya başka bir suretle ağlatılıp yüzünüzün hilkat garibesi gibi ve nemrut çıkması sağlanmış olması muhtemeldir. ayrıca neredeyse çoğu fotoğrafta abi tarafından çaktırmadan başınızın arkasına iki parmakla yapılmış tavşan kulağından bahsetmiyorum bile.
askılı kırmızı bir pantolon, bir bacak basamağa atılmış, kol dize dayanmış, elde de bir yanmayan sigara...
bir arkadaşımın 3 yaşına ait olan bu fotograf karesi, en komik karikatürlerden bile daha bir güldürmektedir beni. aynı sırada, zamanın ne kadar acımasız olduğunu göstermesi bakımından da bir o kadar can sıkıcıdır. en güzel çağlar bir kağıt parçasına hapsedilmiştir...
Bir tane çocukluk fotoğrafım var; 5 yaşımda falanım. ben salıncakta yarınlar olmayacakmışcasına sırıtmışım ayaklarımı havaya dikip, hemen arkamda abim çok sevdiği sarı kırmızı topunu koltuğunun altına almış diğer eliyle üzerindeki formanın armasını işaret ederek sırıtmış, bir kuzenim de yerde oturmuş kamyonuna kum dolduruyor oralı bile olmamış, gözlerini kamyonuna dikmiş ama o da gülüyor. yanımdaki diğer salıncakta benden bir yaş büyük kuzenim ayakta durmuş sırıtıyor. Hepimiz aşırı mutlu ve küçüğüz. Acilen o fotoğrafın içine girmek istiyorum. Keşke mümkün olsa... ne zaman baksam bu fotoğrafa hem gülümser hem hüzünlenirim. Şimdi hepimiz eşek kadar olduk herkes bir tarafa dağıldı ve o fotoğraftaki gülümsemelerimizin yerini küçük tebessümler aldı.
Çirkin çıkmadığımız fotoğraflar.
Her nedense o hallerime bakınca, sanki çocuğumun fotoğraflarına bakıyormuş gibi hissediyorum. Sarılasım, onunla oyun oynayasım geliyor. Sonra bir burukluk oluşuyor içimde...
Bilirim ki; o küçük kız içimde bir yerlerde saklanıyor.