kola tenekesini ayaklarıyla ezip top oynayan çocuklar ayakkabılarının ucu parçalanır, eskir
futbolcu ya da artist kartları vardır onların, son rakamına bakıp büyük olanın kazandığı ya da duvardan aşağıya bırakılan kartların üst üste gelince kazanılan oyunları vardır o çocukların.
taso biriktirilirler, uçlarına bir tıkla bastırılıp üst üste gelen tasoyu üter onlar. ütmek kazanmaktır, üttüm seni denir. internetteki tıklamalarla alakası yoktur, isim benzerliği
ağaçlardan düşüp başını kolunu kıran çocuklar, oyun oynarken düşüp yaralanan haylazlar anne babalarından ceza alıp bir sonraki oyun akşamını balkondan izlemekle yetinerek ceza alırlar. 3-5 saatlik internete girememe cezası gibi değildir o cezalar. kimisi akşam ezanından önce evde olmadığı için geç kalmaktan alır o cezayı.
bisiklet çeteleri vardır, mahalle kavgaları, bizim mahallenin kızları, sizin mahallenin takımları vardır. mahallenin delikanlısı diye bir kavram vardır bir kere. mahalleyi sahiplenen yağız delikanlıdan sorulur o mahallenin namusu. bu görev ona verilmemiştir, o bunu üstlenmiştir.
topu olanın havası olur bir kere, topun varsa kralsın be oğlum zile basılır ahmeeet hadi gel top oynayalım teklifine ahmet gelmiyorsa o zaman topunu atsana maç yapacağız diye ricada bulunulur.
3 korner 1 penaltı eder, iyi oynayan 2 kişi aynı takımda olamaz, kaleci-oyuncu kuralı uygulanır, top patlarsa parasını patlatan öder. hava kararınca, ezan okununca ya da anne-baba çağırınca maç biter, top cinsel organa çarparsa mutlaka işemek gerekir, kaleci 2 golde 1 değiştirilir, kale direkleri yerine taş koyulur, kaleler ayak adımıyla ölçülür, eğer adam yetmiyorsa mahallenin kızları da takıma dahil edilir. dokuz aylığı da vardır versiyon olarak
çocukları düşünün
uçurtma uçurur o çocuklar. saklambaç oynar. bilyeleri vardır, meşe de denir, biriktirirler, oynarlar, meşe ortaklığı kurarlar. mahallenin en güçlüsü, en şişkosu, en güzeli vardır. mahalle aşkları unutulmaz ve vazgeçilmez olur. sokakta ip atlayan kızlar görürsünüz. apartman girişlerine ya da en uygun kaldırım, akşamları sohbet etmenin en uygun fiskos masasıdır adeta. dansa davet, şişe çevirmece oyunları heyecanlıdır, içini gıdıklar insanın
5 taş oynanır mesela 7 kiremit vardır ki bazen 9 kiremittir, mahallesine göre değişir, üst üste dizilir topla ya da taşla devrilerek iki takım halinde oynanır. gazoz kapakları toplanır, benzer bir oyun türüdür ortada sıçan oynanır, mahalle ağzıyla yakar top ama aslında ismi yakan top olan başka bir oyun vardır, minyatür kale vardır. ahh bir de plastik bir top olsa ya da kames top henüz futbol topuna terfi edilme dönemi gelmemiştir. önce plastik sonra kames
uzuneşek, birdir bir de tercih edilebilir maksat oyun olsun yetmeyen ayak boyuyla bir veledin arabanın altına kaçan topu almak için debelenmesini düşünün. istoplar, voleybollar her mahallenin çocuğu, her çocuğun mahallesinde bir yaşlı komşusu ve ses yapmayın diye bağıranı vardır. toplarını kesen teyzeye, amcaya hem kızarlar, bağırırlar, cevap verirler hem de inceden bir saygı gösterirler.
yerden yüksek oynarlar susam sokağını kaçırmazlar. bacaklarına lastik geçirip i̇sveç, norveç, danimarka diye ip atlar kızlar.
oyunun en heyecanlı yerinde annenin balkondan fatma 2 ekmek al diye bağırmasının sinirini, bir arkadaşınız oyunu bozduğunda mızıkçı diye alay etmenin keyfini yaşar o çocuklar.
aslında çanak çömlek patladı şeklindedir ama mahalle ağzı işte çamlak çömlek patladı diye duyarsanız yadırgamayın, mahallenizin çocuklarıdır onlar.
terledikten sonra çeşmede su içme sırasına giren, camiye su içmeye yürüyen çocuklar onlar. susayınca zemin kattaki bir pencereden uzatılan sürahinin başında sıraya girer onlar. annelerinin zar zor ellerine tutuşturdukları ekmek arasıyla karın doyururlar, açlık akıllarına bile gelmez oyun oynarken.
anne/baba (baş uzatılır ve ciyak bir sesle ) :
-eve gel artık, yeterr bu kadar oynadığın
çocuk (baş hafif yana eğilir, yüz ekşitilir ):
-birazcık daha annee, lütfeen
