ocağımız tütsün, mutluluğumuz her daim sürsün psikolojisi olabilir. zengin ailelerin çocuklarında ise bir şato ya da katedral çizme mecburiyeti olduğu için, o ambiyansı yıldırım ve kasvetli bir hava ile tamamlamaktadırlar. takdir edersiniz ki güç zenginliğin simgesidir.
sayfanın sağ üst -sol üst değil ama- köşesine çizilen bir yayın, içi sarı renge boyanırdı ve bu yay, içinden çıkan sarı çizgilerle güneşi temsil ederdi. kimi mutlu çocuk * bu güneşi smileyle süslerdi.
hayalde bir ev tasavvur edildiği zaman bunun değişmez unsuru aile gelir akla hemen. soba, sadece ısıtmaz değil mi? sıcaklığı yayarak insanları etrafında kenetler. bir bağdır o aşk'a, sevgiye dair. bacasından çıkan dumansa aile saadetini, mutluluğunu haykırır arş-ı alaya. o temiz kalpli çocuk dumansız bir ev isteyebilir mi? hayal edebilir mi?
(bkz: içindeki çocuğa dur deme)
ayrıca aynı resimde, dağlarda kar olsa dahi her yer yemyeşildir her daim. akarsu hep akar hiç donmaz. coğrafi konumu bir türlü çıkarılamaz o yerleşkenin.
çocuğun o anki ruh halini,aile yaşantısını vs durumları döken şeylermiş * küçükken çizilen resimler...ev çiziyorsa kendini güvende hissediyor diye duymuştum....
mutlu olmak için derin düşünmek gerekmediğini gösteren, çoğu yazarında çocukken yaptığı olay. çocuk ordan duman çıkmazsa resminin eksik olduğunu hissedebilir. bırakalım da mutlu olsun.
(bkz: kolları açık ensesinde saç olmayarak çizilen kız)
zaten bildiğimizin üzerine yorumlarda okununca net bir şekilde çocukluğumuzda çizdiğimiz resmin standart, belirlenmiş olduğu belirlenmiştir. *
mesela ağacın gövdesi hep şöyle olurdu: )(
güneştende sağa sola çizgiler şu aşşağıdaki gibi çıkardı:
\|/
-0-
/|\
bilmem diğer ülkelerde böylemidir ama eğer böyle değilse büyük bir sorun olduğu görülmektedir. minnacık çocuk neden farklı şeyler hayal edemez hep aynı şeyi çizer?
daha çocukken gördüğünü değil gösterileni yapmaya (çizmeye) başlamıştır. önüne ne konulsa yiyen gençlik ortaya bu şekilde çıkmış olabilir, tabi başka şekilde çıkmışta olabilir, hiç çıkmamışta olabilir.
mutlaka ama mutlaka, kahverengi kuru ya da pastel boyalarla etrafı çevrilen bir bahçesi, o bahçenin içinden şırıl şırıl akan bir deresi, derenin üzerinde de olmazsa olmaz olarak bir geçidi, bildiğimiz m harfinin kuş olarak tasvir edilmesi sonucu oluşan martısı, yine kahverengi boya kullanılarak oluşturulan dağları, dağların ardında gülen bir yüz ifadesi ile gece gündüz parıldayan bir güneşi de barındıran resimdir bu.
dışardan bakılınca evin içindeki soba ve sobanın bacaya uzanan borusu görülür. bu ayrıntı tüm resimlerde değişmeyen unsurdur. sayfayı biraz canlandırmak uğruna evin yanına dere, derenin üzerine köprü, köprüde geçen bir köylü, bu köylü genelde baba olur. ben hiç babamı çiz(e)medim, çünkü ben bu tür resimleri yapmaya başlamadan önce vefat etmişti. herneyse konuya dönelim, efenim bu tür resimlerde umut, iç sıcaklığı her zaman ön plandadır. pek mantıklı olmasa da güneş boyutunda kuşlar çizilir, bir kaç ağaç ve iki bulutla olay tamamlanır. resimi daha da ilerletmek gerekirse evin önünde odun kıran, balta sallayan bir adam, yolda traktörle geçen bir köylü ha bir de ağacın arkasına gizlenip çişini yapmakta olan yaşlı kadın.
yaşlı kadını çizmeyi ben denemiştim; fakat nedense kadını bir türlü ağacın arkasına gizleyemedim, hem gizleseydim resme bakanlar onun orda olup çiş yaptığını nerden bilecekler. *
... ve akabinde evin hemen kenarından geçen dereler, evden büyük ağaçlar, bacadan büyük elmalar eklenerek çizim bitirilir.
güneşin gülen gözleri unutulmamalıdır. tüm aile garip bir şekilde resmin bir köşesinde el ele tutuşarak büyükten küçüğe doğru sıralanmıştır.
artık saygı duruşu mudur poz mu veriyorlardır bilemem. herkes mutludur, aptalca gülümsemek olmazsa olmazdır.
evden duman çıkması çok normaldir. şahsen, benim resimlerimde hep dağ başında tek kalmış bir tane ev oluyodu. köy şeklinde yapan var mı bilmem ama dağ başında arkadaş, soğuk oğlum soğuk üşüsün mü içindeki bilumum heidi tipli insanlar. yan taraftaki derenin buz gibi suyu bile yeter orayı soğutmaya! arka tarafta kocaman orman. iki odun yakmışlar çok mu? *
sıcak yurdum çocuğu işte ..yaz kış bacamız tütsün evimiz yurdumuz ayakta duruyor bakın mesajını verir..aslında çocukluk içgüdülerinin ne kadar saf temiz olduğunuda yansıtır.
hayal gücünün duman attırması. bir de apartmanda doğmuş büyümüş veletler vardır, ev çiz deyince müstakil ev çizerler.
la olum nerden biliyon sen bu evde mi oturdun lüks, havuzlu, etrafı kameralarla dolu güvenlik görevlisine sahip bir sitede oturuyorsun ev çiz denince çatılı bacalı iki pencere bir kapılı ev çiziyorsun. yapma richi rich çiz apartmanını otur oturduğun yerde.
yani nesil modayken, yeni nesillerin evlerinden duman çıkmayacak kaloriferli yerden ısıtmalı dumansız hava sahası.