"atam izindeyiz" cümlesini "atam izinden gidiyoruz" diye değil "atam izne çıktık o yüzden memleket bu durumda kusura bakma" diye düşünüyordum. bir de "kara basma iz olur" türküsünü "yağan karın üstüne basma ayak izin kalır" diye değil "siyah renkte basma giyme iz yapar teninde" diye algılıyordum.
Hamsiyi sadece karadeniz'de çıkan, karadeniz'e özgü bir balık türü sanıyordum. Sonra bir gün sünger bob izlerken hamsi sürüsünü görünce çok şaşırmıştım. Üstelik bunu öğrendiğimde artık çocuk bile sayılmazdım.
Uçakların arkasında bıraktıkları beyaz izleri paralel ve meridyenler sanıyordum. Unutmayalım diye sürekli çiziliyor gibi. Bir derste bunun böyle olmadığını söylediklerinde çok üzülmüştüm.
Büyüyünce çok büyük insan olacağımı, çok başarılı olacağımı, herkesin saygısını kazanacağımı, yurtdışında yıllarca çok şey öğrenip ülkeye dönüp kendimi ülkeme adayacağımı, 20 -30 çocuk evlat edinip hepsini çok iyi yerlerde okutarak hepsine çok güzel anne olup çok mutlu ve saygın insanlar yetiştireceğini ve büyük bir aile olacağımızı, binlerce cocugu burslarla okutacagimi, dünya çapında isler yapıp insanlığı mutlu edecegimi sanardim. Hayallerim bunlardı.
Moralinizi bozmak gibi olmasın kendimi bile mutlu edemedim. Bir sik de olmuş degilim.
kedi ve köpeklerle konuşabildiğimi sanıyordum daha doğrusu anlattıklarımı anladıklarını. evin kapısının önünde otururdum, gelip kucağıma yatan kedilere üzüldüğüm salakça şeyleri falan anlatırdım onlar da mırıl mırıl dinlerdi.