amcamın bahçesindeki bok çukurunu açtım. içine düştüm. amcamın kızı kurtarmış. sonra da şoka girmiş zaten. araba garajında uzaktan hortum tutarak yıkadılar. 5 yaşındaydım. 5 yaşında kalıyodum nerdeyse.
Sene bilmem kaç. 5. sınıf öğrencisiyim. o zamanlar utangaç, çelimsiz ama egemen bir profil çiziyorum tabi. Ne olduysa öğle arası oldu. Öğle arası evlere yemek yenmeye gidilir. 5-6 arkadaş yakalamaca oynuyoruz. Uzun uzadıya koştum, yoruldum. önüme bir duvar çıktı ve tırmanıp diğer tarafa atlamak geçti içimden. düz yol batıyorduya bana nerden çıktıysam duvara. neyse efendim duvara tırmandım, duvarın diğer tarafında küçük bir ambar gibi bir yer vardı. camii imamının ineklerini bağladığı bir yerdi. tezek kokusu yoğun bir şekilde hissetiriyordu kendisini. duvarın üzerinde "brave heart" duruşumla aşağı doğru "memati" bakışı attım. Tezek eski gibi duruyordu. Kurumuş gibi dümdüz bir şekildeydi. Tamamen kuru bir zemin olduğuna kanaat getirdikten sonra "tarzan" gibi bir zıplayış gerçekleştirdim. ama "tarzan" pozisyonundan "scuba diving" pozisyonuna gelmem uzun sürmedi. Duvarın tepesinde bulunan küçük demir parçalarına ayağımın takılmasıyla tezeğin içine yüz üstü dalış yaptım. Kuru zannettiğim tezek tamamen taze ve yeni bırakılmıştı. baştan aşağı tezek dolu bir biçimde eve kadar yürümek nedir bilir misiniz? Ha karizma falan çizildi mi diye sormayın zira yüzüm tezekle kaplı olduğundan kimse tanıyamadı beni. neyse yine çok saçmaladım affoluna.
5-6 yaşındayım. şehirlerarası otobüs yolcuğu yapıyoruz annemle. kakam geldi. muavine söylendi durumum. otobüs, gecenin bir yarısıdağın başında durdu. annem otobüs farının önünde çişe tuttu beni. otobüsün ön camından sırıta sırıta bana bakan adamlar vardı...
insan da tramva sebebi olan ve unutulamayan olaylardır.
çocukken yaşadığım en berbat olaydır. umut diye piçin biri vardı bizim sınıfta, hatta orospu çocuğuydu tam. benimle en çok uğraşanlardandı. o sıralar daha kimseden dayak yememiş çakalın biriydim bende. bununla ders içinde laf dalaşına girdik, susturdular falan tenefüs oldu. ben yürüdüm bunun üzerine ne diyon la sen diye, bu beni ittirmeye çalıştı beceremedi, ben buna sağlam bi tane yapıştırdım. yere düştü, ayağa kalkarken burnum kafasına çarptı. bir kanama başladı amına koduğumun burnu durmuyor. o sıralar çok hassastı içine sıçtığımın burnu dokunsalar kanardı, kafasına çarptım ne kadar kanadığını siz düşünün. sonra bi güzel dayak yemeye başladım. ağzım yüzüm kan sanki sanarsın meydan dayağı yedim. o güne kadar hiç dayak yememiştim lan çok utandım. o olaydan sonra ameliyat oldum ama ne fayda ilk yediğim dayak olarak tramva rafımda yerini aldı kodumun olayı.
burnunuz da kanama olayı varsa eğer gidip baktırın ameliyat falan olacaksanız olun. dayak atarken yiyen pozisyonuna düşmeyin bak ondan sonra benim gibi. sonra çok koyuyor adama.
ergen olup zaten her haliyle utanılacak bir döneme girmeden önce ergenliğin alıştırması niteliğinde gelişen olaylardır.
bende her insan evladı gibi çocukluk dönemimde bunlardan bir kaçına muhattap oldum ki sırf bu yüzden hala görüşmediğim insanlar var. bir seferinde mahalleden arkadaşlarım kepçe kadir, yumiyum mesut -o zaman yumiyum vardı bu piç hep onlardan yerdi- bir de sarıbok emre -sarı sarı sokağa sıçmıştı- bir de ben yumiyum mesut'un o an kimse olmayan evine gittik.
o dönem yumiyum mesutun babası gemide aşçıydı sürekli yurtdışına gidiyordu ve bu yüzden evlerinde zenginlik alameti olan video oynatıcı vardı eve girdik televizyonun karşısına oturduk mesut piçi biraz sonra elinde bir video kaset ve bir battaniye ile geldi kasedi taktığında ilk kez porno filmin ne olduğunu görmüştüm battaniyeyi üzerimize örttük ve 4 deli fişek, 4 kıyamet sıvazcısı, 4 beyinsiz pantolonları indirip osbir olayına girdik tam öpüşmeli sahneler bitip olaya girecekken salon kapısı açıldı birden içeri mesutun üniversitede okuyan ablası ve kız arkadaşı girdi mesut allahtan hızlı davranıp videoyu kapatmıştı şimdi üzerlerine battaniye örtük vaziyette koltukta oturmuş 4 bamya olarak siyah ekrana bakıyorduk.
bahriye abla; ne yapıyorsunuz çocuklar dedi cevap yok durumdan işkillenmişti bu havada bu battaniye ne böyle diyerek üzerimizden battaniyeyi çekti ve biz ''vılığırşosdoı'' şeklinde bağırarak donları zor topladık ama tabi durum anlaşılmıştı videonun içinde kasette durumu zaten gayet güzel özetlemişti.
bahriye abladan her yanağa 5 tane olmak üzere adam başı 10 şaplak yiyip evden siktiredildik bir daha böyle birşey olursa ailelerimize de durumun yansıtılacağı tehdidiyle tabii.
o günden sonra bir kaç ay penis denen o organın cinsel bir vazifesi olduğunu dahi hatırlamadım. hala tam erekte haldeyken bile aklıma geldiğinde bu olay irtifa kaybeder, yerin dibine geçerim.
dersaneye kayıt görüşmeleri için gitmiştik babamla.* malum deneme sınavına girilmiş ve o çok ünlü "çocuğunuz fena zeki, sınavda şöyle başarılı olmuş böyle yapmış" telefonu geliyor bizim eve. Benim kıç havada evdekiler farklı bakıyorlar falan.
Babamin başka bir dersaneden bir arkadaşı olduğundan mütevellit beni o arkadaşının dersanesine yazdırmayı istemekte. Ama ben bu dersaneye gönül vermiştim bir kere. Babayı zorla ikna ettikten sonra en azından gidip konuşmaya ikna ediyorum. Baba homurdanıyor çünkü tanıdığı dersanede 100-200 neyse daha az ödeyecek. Bizim istekler önemsiz biz cocuguz ne biliriz.
Baba oto tamircisi olduğundan işleri çok yoğun onu o yoğunluğun içinden alıp dersaneye götürmek bile bir mesele. Işte yine yoğun bir gündü aldım babamı dersaneye gideceğiz. Üstünde tofaş yazılı bir yağlı tulum var. Babanın işinden ya da kılığından kıyafetinden hiç bir zaman utanmadim. O günde utanmıyordum. Hiç bir zamanda utanmayacağım.
Dersanenin kapısına geldik içerden kızlar çıkıyor böyle yanında anneleri mutlu mesutlar böyle çıkarken bana gülüyorlar gibi hissediyorum böyle msn adresini verecekmiş de aramızda bişeyler olucakmış gibi. Belirteyim o zamanlar msn altın çağını yaşıyor telefondan popüler o seviye.daha girerken kendi kendime cennete geldim ışte cennettesin anarkı telkinleri yapıyorum.
yukarı çıktık sekreterlerin olduğu kata. bir kadın buyrun hoşgeldiniz diyerek babama yaklaştı benimde başımı okşadı. masasına gidip oturduk babam hiç bekletmeden fiyattan girdi konuya. ancak kadın o kadar güzeldi ki o an anlamıştım neden metrolarda "gelecek istasyon kabataş kabataş bu yöndeki son istasyonumuzdur" diye yapılan duyuruları neden kadınlar seslendiriyor. neden bankalarda sizinle ilgilenenler kadın oluyor anlamıştım çünkü mini etekli göğüs dekolteli kadınlara hayır demek çok zor. şahsen kadın o anda "çocuğunuzu bizim dershaneye yazdıracaksınız!" diye emir kipiyle konuşsaydı "parasını ben çalışıp ödeyeceğim baba bırak beni gireyim dershaneye yeter ki şu kadını tersleme lütfen" diyesim geldi. ama babam kendinden emindi.
fiyattan açıldı konu kadın fiyatlarımız "1800 lira ancak çocuğunuz sınavda gösterdiği başarı sayesinde 1400 liraya kayıt olabilir" haha ben bile gülecektim hadi oradan tamam güzelsinde pazarlamacı olamazsın sen. asla. yok yani beceremedin beni bile kandıramadın babamı hiç kandıramazsın. gayet sınavdanda normal bir öğrenci gibi netler çıkarmıştım. abartma lütfen diyesim geldi ama demedim çünkü babam yanımdaydı ben konuşamazdım. babam olmaz fazla falan demeye başladı ben baba dur tartışma "he de" gülüşerek çıkalım bu binadan yeniden başımı okşasın. ama babam işi yokuşa sürüyordu. derken o an geldi çattı babam kundurasını ayağından çıkartarak kadının suratına doğru ayakkabının tabanında ki deliği göstererek "bak bak bizim durumumuz kötü yap bişeyler" dedi.
işte o an hayatım film şeridi gibi geçti gözümün önünden. sanayide çalışırken herkesin içinde ustasından tokat yiyen çırak gibi kaldım orada. kadınınsa bozulduğu herhalinden belliydi "daha fazla birşey yapamayız ama 100 lira daha indirelim haydi" dedi. babamsa olmaz öyle şey diyerek beni tuttu ve dışarıya çıktık. çıkarken o yüzüme gülen annesiyle gelen kızlar yoktu. herşey tozpembeyken hava grileşti yağmur yağacak gibi oldu ve dükkana döndük bende dükkanı süpürdüm. ama içimde bir karadelik oluşmuştu o gün. hey gidi hey.
Tam anlamıyla yaşadığım utanç verici bir anılarımdan biridir. 5. Sınıfa giderken yaz mevsiminde babam beni pamukspora göndermişti. Benim amacım sadece top oynamakti ama futbol harici tenis, yüzme ve gündüz uykusu bile vardı. ilk futbol oynanır sonrasında yüzme faslına geçilir ve ben her seferinde bir bahaneyle havuza girmezdim. Yüzmeyi bilmiyordum çünkü. Bir defada olsa gireyim bari dedim. Havuzun dizime kadar gelen kısmından girdim ve ilerlemeye başladım. Su gittikçe yükseliyor bende devam ediyordum. Ayaklarım bir anda yerden kesildi ve suya gömüldüm. O ara hemen yanımda olan 3-4 kız beni kurtarıp havuzdan çıkardı. Sonrasında sezlonga yatıp havluyu başıma kadar çekip 1 saat boyunca öyle durmuştum. Daha sonra o kızlarla karsilamamaya hep dikkat etmiştim. işin komik tarafı o kızlardan biri bana o olaydan sonra çıkma teklifi etmişti. Tabi ben kabul etmemiştim. Neyse ki suan yüzme biliyorum. Buda böyle bir animdi iste.
ilkokuldayken annenizin artık kız erkek ayrımı kalmadı diyerek zorla tayt giydirip okul gezisine göndermesidir. ardından sınıftaki kızların aaaa tayt giymiş şeklinde dalga geçmeleridir.
semt pazarlarında pantolon vs. alırken kabin bulunmamasından dolayı üstünü tezgahin arkasında, güya milletin görmeyeceği yerde değiştirmek zorunda kalmak. her seferinde de ne hikmetse bi kız görürdü o dal daşşak halimi.
anaokulundayken altına kaçırmak ve evdekilerin yedek kıyafet getirmesini beklemek. ama evde kimse olmadığı için, üst komşunun yardıma yetişmesi ve kendi kızının pijamalarını getirmesi. altına kaçırmak mı daha kötüdür; kız pijamalarıyla tüm gün ortada dolaşmak mı?
henüz 10 yaşındayken uyurgezerlik sonucu gecenin geç bir saatinde köyün diğer ucunda birinin kapısında bir şeyler anlatmaya çalışılırken kendine gelmek. ulan hayatımda bu kadar utandığım bir olay olmadı.
yoğurt kovasını bir kask gibi kafama takıp, tutma yerinide çenemden aşşağı kilitlemem sonucu mahalleyi birbirine katmam sanırım utanç duyduğum bir anımdı.