okuldan çıktığında altına yapmak üzere olmak, bu sıkışıkla 2 kilometre yolu usain bolt hızında gidilmesidir. (yanlış anlamayın utanç verici olan bu değil yazının ilerleyen bölümünde) artık eve gelmek üzere olan çocuğun daha fazla dayanamayıp apartmanın merdivenlere işemesi olayıdır. ve utanç verici olansa bunu yan komşunun, kızıyla beraber görmesidir...
bir yere davete gidilmiştir. tabi koca koca tencerelerle çeşit çeşit yemekler pişirilmiştir. yaşıt çocularla koşulur eğlenilir, kovalamaca oynanır. akıllı teyzenin biri koskoca çorba tenceresini yere koymuştur ve sıpadan kaçayım derken o tencerenin içine bir güzel düşülür. düşünün tencere o kadar büyük ki sizi bile içine almıştır. ve tabi sonuçta rezil olunur ki allahtan çorba sıcak değildir.
rahat biri olmamdan sebep o zamanda utanmamıştım bunlardan ama hoş değildi elbet yaşananlar.
* halamın benden iki yaş büyük oğluna fazlaca düşkün olmamdan sebep ilkokula "bak mert de o okulda" dedikleri için bir hevesle başladım. sınıfa girdiğimde mert'i göremediğim için kıyameti koparttım. yaklaşık 3 hafta boyunca ilkokul 3 lerle (yani mert'in sınıfında) derse girdim. alıştıktan sonra 1.sınıfa geri döndüm. okuma yazmayı en geç ben söktüm.
* izmitliler bilir; eskiden faytoncu şefik vardı. hatta bi ara ilkokul servisliği dahi yapmışlığı var. şefik amcanın yanındaki iki kişilik yeri kapmak beceri isterdi o vakitler. kaptım diye sevinip, ayağa kalkıp abuk sabuk hareketler yaparken ben, hareket halindeki faytondan düştüm. acısı mühim değil de buna şahit olan çocuklardan bazıları halen görüştüğüm kişiler. her ortamda anlatmaktan çekinmezler bu hadiseyi. sağolsunlar.
* denize ve denizdeki canlılara olan merakım küçük yaşlara dayanır. 4 yaşındayken herkesten gizli iskeleye çıkıp berrak sudaki balıkları izlerken, balıklar iskelenin altına ilerlediler bende takip edeyim diye eğilince denize düştüm. neyseki kurtardılar. deniz korkumu yenememdeki sebep bu olsa gerek. incelemek lazım.
* koca kafalı kardeşim kafasını balkon demirlerine sıkıştırdı bi seferinde. "nerde bu çocuk" diye sorduklarında komşuya gittiğini söyledim. saatlerce gelene geçene baktı akıllım, gıkı çıkmadı. hatırladıkça üzülüyorum bak.
* babamın arabasının bagajında her daim içinde temiz çamaşır, bir adet gömlek, çorap vs bulunan valizi bulunurdu. işi gereği yurt dışına çıkardı zaten ama ne zaman gideceği belli olmazdı pek. bir gün o valizi eve getirdi içindekileri değiştirecekti sanırım. gece ondan gizli içindekileri boşaltıp yerine saçma sapan şeyler koydum. sabah valizini aldı ve gitti. gittiği yerden bizzat beni aradı pek tabii.
* kardeşimin de benden eksik kalır yanı yoktu aslında. bi yerden arabayla dönerken "ne kadar efendi çocuklarınız var" diyen aile dostumuza söyleyemedik önümüzdeki çöp kamyonunun arkasına asılmış olan okul üniformalı çocuğun kardeşim olduğunu. babam akşam bizzat onla da ilgilendi pek tabii.
ilkokulda bir anlık dalgınlık sonucu öğretmene anne diye hitap etmek. hemen ardından mutlaka yer yarılsa da içine girsem ruh haline girmek kaçınılmazdır. birçok kişinin de başına gelmiştir herhalde..
annemin küçüklüğüne iniyoruz; kucalıyor çekmeceleri renk renk balonlar buluyor. şişiriyor ve oynamaya başlıyor. ananemin dumur bakışlarıyla karşılaşıyor. bir bilse onların prezervatif olduğunu.
ibrahim tatlıses'in anam garip anam adlı parçasını dinlerken birden bunalıma girip ağlamak, sanırım bir çocuk için bundan utanç verici başka olay yoktur.
ilk okul birinci sınıfta sene sonu okuma bayramı adı altında bir müsamere yapılmıştı
öğretmenimiz psikolojik sorunları olan hala bile bazen gece rüyalarıma giren bir bayandı ve okuma bayramında herkese bir görev verilmişti banada şiir okumak düştü hem heyecanlıydım hemde tırsıyodum biraz yanlış okursam öğretmenimin tepkisini kestiremiyodum.
neyse sıra bana geldi ve olanlar oldu , elime mikrofonu verdiler ve bir anda kendimi assolist gibi hissettim sahneden aşağığa atladım ve seyircilerin arasında gezerek şiirimi okuyacağımı sandım.sonrası malum kahkahalar kopmaya başladı herkes bana gülüyodu , beni o utanç durumundan kurtaran annem olmuşu şahin gibi atlayıp beni hemen sahneye yükseltti birden. hatırlıyorumda kıpkırmızı olmuştum utancımdan ne gündü bee.
bir sünnete gitmiştik akrabamızın çocuğu sünnet oluyordu orada sünnetçiye sünnet olduğum halde karı kız çoluk çocuk ne varsa açıp benim pipimi de gösterdiler ve sünnetçiden şöyle bir yorum geldi;
- yamuk kesmişler.
- vay anasını ya!
psikolojik olarak takıntı oluştu abi o günden beri bende yamuk mu değil mi diye fena halde takıntılarım var. (yanlış anlaşılmasın sadece baş kısmı sünnet yeri yani.)
daha 6 yaşında filanım, annemle güne gitmişiz.kadın muhabbetleri,kahkahalar, kısırlar, çörekler, kahve falları havada uçuşuyor, evde kafama göre benim yaşlarda bir arkadaş olmadığı içinde sıkılmışım haliyle.tam tuvalete gidiyorum ki benden önce evin 20' li yaşlardaki kızının girdiğini görüyorum tuvalete.anahtar deliğinden onu dikizlemeye başlıyorum.( o yaşta bundan ne zevk aldığım ,aklım ermeye başladığında hep kafamı kurcalamıştır ) her neyse, kız bunu fark edip birden açmaz mı kapıyı.kaldım öylece. çok şükür ki beni şikayet etmemişti anneme ama bir daha o ablanın yüzüne bakamadım o ayrı.evet sayın okuyan çok utanmıştım o zaman .
gidilen internet kafede 1 saat kiralamak. 20. dakikada inanılmaz sıkışmak. para boşa gidecek diye kalkmamak. sandalyeye bütün çişi bırakmak. ardından kurur umuduyla 1 saat daha kiralamak. *
2 veya 3 yaşındaymışım hatırlamıyorum olayı tabi annemin anlatmasıyla öğrendim. bilen bilir e5'in üzerinde ki diesel'i. neyse oraya gezmeye gittiğimizde bir anlık dalgınlıkla annemler beni kaybetmişler. ben de girişte mankenlerin bulunduğu bir stand var, oraya gidip sıçmışım. annemler beni öyle bulduktan sonra hızla kaçmışlar.
kreşe giderken binanın içinde farklı ayakkabılar giyerdik. içeri ayakkabısıyla dışarı ayakkabısı farklıydı. benimde içeride giydiğim ayakkabım yırtılmıştı azıcık. bir müddet o şekilde giymek zorunda kaldım. ama paramız olmadığından değildi yani. annem çok yoğun çalıştığı için o aralar çarşıya çıkmaya fırsat bulamamıştık sadece. o gün herkes bana ayakkabıların yırtık olduğu için gülmüştü ibnetorlar. bende ağlamıştım bir köşeye pısıp. olayı anlatınca annemle ertesi gün yeni ayakkabı almaya gittik. hemde ışıklı mışıklı. hepsi göt oldu. (bkz: bu da böyle bir anımdır)
ww*.am.com diye bir siteye girdiğimi babamın göz atma geçmişinde görüp abim, ablam ve beni yanına çağırması. ağlamadım.*
canım ablam beni kurtarmak için "ingilizce öğretmenim söylemişti, iam.com'a girecektim, i basmamış" demişti.
sonrasında ne alakaysa abim de ablam da bana "akbank akbank" deyip güldüler. hala da gülüyorlar.
ergenliğe yeni geçiş döneminde, okulda regl olmak. duruma henüz alışılmadığı için izin almaktan çekinmek ve okul paydos edene kadar montu hiç çıkartmamak.