çocukken hayalinizde canlanan, fakat gerçeği öğrendiğinizde hayal kırıklığı ya da üzüntü yaşanan durumlardır..
bulutları hep gerçekten pamuk gibi göründükleri için pamuk gibi, çizgi filmlerde üzerinde birilerinin durabileceği şekilde zannderdim.. onların su buharı olduklarını öğrenince de baya bi hayal kırıklığı yaşamıştım.. *
ilk hayal kırıklığımı mahallenin en güzel kızı olan bılabılanın top sektirirken yere düşmesi sonucu etek altından bacağındaki kılları gördüğümde yaşamıştım .böyle güzel bi kız nasıl oluyorda bu kadar bakımsız olabiliyor dedim içimden , hayat niye bukadar acımasız ki dedim..
susdum..
boğaz köprüsünden ilk geçiştir. evet, 6 yaşına kadar boğaz köprüsü duyulmuştur, edilmiştir hep ve an gelir o köprüden geçmek gerekir tabi. duyduğu adından dolayı şeklini de bir insan boğazı halinde kafasında kuran bir çocuğun, esas köprüyü geçmesiyle yaşadığı hayal kırıklığı 20 yaşına geldiğinde hala aklındadır.
babamın bayramda bana 2 tl vermesi ardında birini alarak abine verelim demesi sonra 5 yaşında ki uzak akraba olan benden daha küçük kıza 5 tl vermesi. fakirlikten değil sebebini çözemedim hala.
Babamla bir yetiskin tiyatrosuna giderken yasimin buyuk oldugunu soyleyerek sofor bilet kesmisti, ancak tiyatroya yasim kucuk, uygun olmaz diye almamislardi.
Bu kalbimde en buyuk yaradir. *
Babanınızın Beşiktaşlı olmayışıdır. idolünüz, sevdiğiniz, her yaptığını doğru kabul ettiğiniz babanızın Beşiktaşlı olduğunu zannettiğiniz için , sırf bu sebepten siz de beşiktaşlı olmuşsunuzdur. Babanızın Galatasaraylı olduğunu öğrendiğiniz an sizin için yıkımdır. Ve oğlunun hatrı için bile olsa Beşiktaşlıyım dememiştir.
Ama derler ya beşiktaşlılık başka bir şeydir. Bir aşktır. Siz de bir kere aşık olmuşsunuzdur o renklere. Siz de babanız için bile olsa artık Beşiktaştan başka bir takımı sevememişsinizdir.
çocukluğum ve yetişkinliğim hep hayal kırıklıklarıyla geçtiği için içinden cımbızla çekip çıkardığım bir anımı zar zor hatırladım. yani aslında bir ritüel haline gelen bu olayı unutmamın sebebi de zaten kendi içinde barınıyor. dondurma. her çocuk gibi dondurmadan ben de çok büyük zevk alırdım. yani yalarken. yani. şey. dondurma yerken/yalarken vs. ama annem, annelerimiz, bizi dokuz ay boyunca karnında taşıyan o yüce varlıklardan bahsediyorum. çocuklarına hayal kurdurtup sonra da yıkmamalılar o hayalleri.. ne bileyim onlar anne ya yanlış bir şeymiş gibi geliyor bu yaptıkları bana.
-bahara yeni girilmiştir ve dondurmalar, bakkallardaki yerini almaya başlamıştır.-
-annee! anne.. 3 bin liraya (eski para dikkatini celbederim.) dondurma alabilir miyiiim?
%şimdi değil yavrum. sobaları(sobalı evde büyüdük biz.) kaldıralım ondan sonra alırsın..
-eh peki.
dondurma yiyen arkadaşa bakılarak :
-ya biz sobamızı daha kaldırmadık. kaldırınca yicem dondurma.
+? (anlamsızca suratıma bakıp dondurmasını yalayan çocuk)
-güzel mi lan?
+?..
sobalar kaldırılır, sıcaklar cayır cayır yakar.. ama anne hala bize dondurma yedirmez. işte bu yüzden dondurma yemiyorum artık. sevmiyorum.