Evde ne kadar peçete varsa hepsini gizlice alıp su ile ıslatırdım. Sanki her seferinde başım ağrıyormuş gibi başına koyardım. Koltuk altlarıma ve boğazıma koyardım. Doğal tedavi ne de olsa.
-ağaç yapraklarından para yapmak.
-annenin topuklu ayakkabılarını gizlice giyip, sakatlanmak.
-ev telefonundan olmadık yerleri aramak (900 lü hatlar gibi)
-kül yemek.
-sokaktaki çeşme, havuz, hatta su birikintisiyle oynayıp üstü başı ıslatmak ama yine de banyoya girmekten nefret etmek.
Kızların Yolunu kesip korkutan oyunlara dahil olup sataşan oğlan çocuklarına sinir olurdum ne saçmalıktı onlar ya bir de erol taş gülüşü yok mu çocukta hatırlıyor mudur o halini acaba şimdi.
sokaktan seyyar satıcı geçerken çağırıp saklanmak. sonra bunu ilerletip adam tam bağırıyorken yapardım, yarıda keserdi bağırmayı ve beni arardı. çok büyük ipnelikmiş yaptığım.
1 lt kola şişelerinin içine arı, örümcek, karınca, kanatlı karınca atıp içerinde kavga etmeliri beklemek.
Olay çıkmayınca baygınlık geçirene kadar sallayıp sonra özellikle arıyı çekirdek kabuğuyla ameliyat etmek.
yaz günü tuvalete değil de halıya işemek
annenin gelip burası neden ıslak diye sorması
benim su döküldü diye cevap vermem
annenin orayı mutfak beziyle silmesi. *
dipnot: neden mutfak beziyle sildiğini anlamış değilim.
benden 1 yaş büyük olan abimle yaptığımız kavga sonucu beni kovalamaya * başlamıştı. sonra ben bir evin damına çıkmıştım oda bana aşağıdan taş attı ve arkamda bulunan evin pencere camı kırılmıştı. abim doğal olarak kaçtı. dışarı çıkan kadına;
-abla gel ben evi biliyorum deyip bizim evi göstermiştim.
ne kadar salağım sende kaçsana olan babamın paracıklarına oldu.
bahçede kuzenle birlikte toprağı kazıp magmaya ulaşmaya çalışmak, kuzenin 'magma çok sıcakmış, ya magmaya ulaşınca elimiz yanarsa?' demesi benimse onu takmayıp kazmaya devam etmem.
salata yapan annenin ayırdığı maydonoz saplarını, belki de "el uzattığında itiraz edilmeyecek şey" olduğunu bildiğinden dolayı yemek, ve bununla gurur duymak.