9-10 yaşlarındayım ve yaz tatilimi Adana Meydan mahallesinde teyzemin yanında geçiriyorum.Bir gün sokakta ki bakkala gittim ve çikolata aldım sonra parayı uzattım ama bakkal kabul etmedi , istediğimi alabileceğimi ve para vermeme gerek olmadığını söyledi. Elimdeki çikolatayı bırakıp koşarak tüm mahalleye ' bakkal bedava ' diye artık nasıl bağırdıysam bir anda tüm cocuklar bana doğru koşmaya başladı ve onlarla bakkala geçip elimize ne geçiyorsa cebimize attık, o anı sanırım hiç unutamam. Bakkalda ki kadın, çocukları kovalamaya çalıştı ama çoğu kişi çoktan ceplerini doldurup kaçmıştı. Sonradan anladım ki teyzem canım ne çekiyorsa alabilmem için bakkala veresiye açtırmış ve ogün teyzemi resmen zarara uğratmışım.
Sabahın köründe alt katta oturan dedemlere inip tam kahvaltı saatlerinde onlarla kahvaltı yaptıktan sonra tekrar kendi evimize çıkıp biraz daha uyuduktan sonra annemin hazırladığı kahvaltıyı ayıp olmasın diye zorlukla yemekti. Nereme yediysem hiç yaramadı babaannemin kahvaltıları. ama anneminkinden daha lezzetliydi elleriyle beslerlerdi beni özledim ya.
Hiç unutmam okulun folklör kolundaydım. Ve her ay belirli bir para götürüyorduk. Bizden 1 hafta önceden isterlerdi parayı. Ve bizde ailelerimize haber verirdik. Maalesef babam parayı vermemişti o ay. Ve ben utanıyordum sürekli parayı götüremedim diye. Zaten mali durum ortalamanın altındaydı o zamanlar. Tabi ben daha çocuğum pek anlamazdım o durumları. Bir sabah babamın cebinden para almaya karar verdim. Onu alıp okula götürecektim. Benim üstüme kalmaz diye düşünmüştüm. Ve dediğim gibi yaptım parayı aldım ve okulun yolunu tuttum. Tam evden çıktım yaklaşık 5 metre falan yürüdüm ki arkamdan "hakaaan" diye bir ses duydum. irkildim, ablamın sesiydi ne yaptığımı bilmeden, sanki parayı aldığımı biliyor gibi döndüm ve "valla okula götürcektim abla, kendim için almadım" dedim. Kendi kendimi yakalattırmıştım. Neyse ki babam o parayı benim için ayırmıştı. Okuldaki arkadaşlarıma Rezil olmadığım için mutluydum. Önemli olanda buydu ya o an için. Küçümsemeyle bakan gözlere maruz kalmamak...
televizyon izlerken gördüğümüz insanların gerçek insan olduğunu bilmiyordum. gidip televizyonun arkasındaki deliklerden bakıyor, içerde yaşayan küçük insanlar arıyordum.
küçükken annemle babam hediye alıp sınıf öğretmenimle bana vermesi için işbirliği yararlardı. * hep inandım hep....
her dişim çekildiğinde de diş perisi yastığımın altına hediye koyardı ona da çok inandım. bir de kardeşimin yastığının altından da hediye çıkardı hep. *
Migrosun kasalarında duran prezarvatifi elimde sallayıp bu ne işe yarıyor sakız mı diye sormam... Babannemin beni eve gidene kadar cimcirmesi. Zor bir cocukluk.
ilerde çok güldüren saflıklardır.
soyadım ayazdır benim. ilkokul 3. sınıf. o dönem nevzat ayaz diye biri bakanmış ne bileyim. benim amcam o dönem köyün muhtarı. adı nevzat.
öğretmenimiz bir gün yoklama alırken:
+kızım sizin nevzat ayazla bir akrabalığın var mı?
-evet öğretmenim. o benim amcam.
hocanın rengi ruhsarı atmıştı biraz. unutmuyorum.
+sen çankırılı mısın?
-hayır.
+ee o adam çankırılı.
-valla amcam hocam. bizim köyün muhtarı hatta.
(çok gülmüştü hocam. ben de gurur yapmıştım. benim amcamı hoca bile tanıyo bile. yıllar sonra anlattım hocama face sayesinde. yine aynı gevreklikle güldü. canım hocam.)
daha çocuğum laptop alınmıştı bana. o zamanlar zurna vardı tuhaf tuhaf şeyler.
akşamın bi saatlerinde internet explorer bana ''zaman aşımına uğradı'' diye bir uyarı gönderdi.
ben bi korktum 3 saat onun zaman aşımından çıkmasını bekledim.
baktım zaman aşımından çıkmadı dualarla birlikte pc yi kapattım. ama hala korkuyordum.
çocukluk işte.
"cükünü aç sana para vereceğim" diyen akrabaya inatla o cükü açmamak. Lan aç işte açmadın da ne oldu. durduğu yerde değerlendi sanki pezevenk. Şimdi açmak için bir de para veriyorsun.
cüneyt arkını cuney tarkın zannedip, aynı kişiyi hem canlı yayında hemde bir film de görüncü reklamda oraya orda ki reklamda oteki tarafa geciyor sanırdım. saflık, beyin bedava..
7up (seven-up) amblemini "zup" diye okuyup yıllarca ona zup dedim. tamam bu çocukken yaptığım bir saflıktı ama bir tane de bakkal çıkıp demedi ki olum zup istiyorsun da zup ne? çıkarıp verdiler hep!