bugün

şu an bir karıncayı bile incitemeyen beennn yaşar ustaa 8-9 yaşlarındayken akşam balkonda bulduğum ve her ne hikmetse yakaladığım çekirgeyi kendi ellerimlen yaktım hem de çakmakla.
ayrıyetten bir dip not: çakmakla oynarsan gece altına kaçırır saçmalığını sona erdirdim kendi bünyemde.
kibritle sinekleri yakmak.
3. katın balkonunda çamaşır asmaya yeltenirken (parmak uçlarında) boyun iplere yetişmemesi sonucu balkondan aşağı düşmekten şans eseri kurtulup pencereden balkonun içine düşerek kol kırılmasıyla yırtmak.
çamuru yemek diye kardeşime yedirmek.*
Dunyayı ele geçirmeye çalışmak . Doğuştan illuminaticiyim sevgili arkadaslar.
anaokulunda okuldan kaçmak. bütün okul personelini ( öğretmen, müdür, müdür yardımcısı, hademeler) peşimden koşturarak umarsızca pazartesi pazarının içine dalmak ve gördüğüm ilk teyzenin poşetlerine yapışıp beni 'anneme gööötüüüy peşimdeleyy' diye yalvarmak.

(bkz: sezercik üç buçuk)
dövmeye karar verilen arkadaş için 3 kişi toplaşıp mezar kazmak.

1 metre falan kazmıştık.. olay tatlıya bağlandı.
ip atlarken hile yapan kız arkadaşa çok sinirlenmek ve saçlarını ele dolayıp kafasını duvara vurmak.

(bkz: haksızlığa gelemeyen insan)
(bkz: aslan burcu kadını)
büyüdüğümü göstermek adına eve gelen misafire tekme atmak.
acı çekmek için güneşe bakmak.
karıncaları suya atıp dondurmak evin duvalarına masalara tükenmez kalemle koca kafalr, adamlar vs çizmek.
prize iğne koymak. ardından o titreşimi vücutta hissetmek ve hoplamak. büyük zevk verirdi her seferinde.
vanlı bir arkadaşımın anlattığı:

kertenkeleye torpil bağlayıp, fünyeyi ateşlemek ve zavallı hayvanı serbest bırakmak.
sinekleri öldürüp bahçedeki karınca yuvalarının önüne koymak ve onların yuvaya girişini izlemek.
yaklaşık 5 yaşındayken her şeyi koklama alışkanlığım olduğu için karabiber kavanozunuda koklayıp acıtan ve hapşurtan bişey olduğunu keşfettim. sonra kuzenime çok güzel kokuyo koklasana derin derin mis gibi yaa dedim yazık yavrum benim o da derin bi nefes çekip burnuna doldurdu tabi sonraki 2 saat zırıldayarak geçti ben ayrı odada tek başıma kalma cezası aldım.
dede evine varınca civcivlerin kafalarını koparmak bütün kafaları bir araya getip evden aldığın (çaldığın) kibritle kafaları yakmak. denenmiştir hazzı büyüktür.
karşılıklı iki çamaşır ipinden kurulmuş olan salıncağa birine ayağımı birinede kafamı koyup hamak şeklinde sallanmak istememin sonucu ters dönüp boğulmama ve son anlarda annemin beni kurtarmasıyla mutlu sona erdiğim ayrı bir psikopatlık çeşididir.
yağmurdan sonra dışarı çıkıp solucan toplamak ve bu solucanları itina ile ikiye bölmek. solucanın can havli ile kaçışını garip gözlerle izlemek de başlı başına bir psikopatlıktır.

niye ölmedi diye düşünürdük. allah'tan kendimi ikiye bölüp de ne oluyor diye denememişim.
oyuncak bebegime çay bardagıyla su içirmeye kalkıştım, içmeyince bagırdım sinirlendim bardagı yere fırlattım. tabi sonra da kırılmış bardagın üzerine bastım uzun süre yürüyemedim.
yola kızkaçıran** atarak trafik kazasına sebep olmak.**
arıyı öldürüp iğnesini incelemeye almak.
sinekleri yakalayıp kanadını koparıp örümcek yuvasına bırakmak.
ev telefonunun duvardaki prize giren mekanizmasını boğazdan aşağıya indirmek. allahtan valide soğukkanlı da... kanlar içerisinde kalmış boğazımdan korkusuzca çıkarmış. teşekkürler anne.
buz kalıplarına cam-sil doldurmak.
yeni yıkanmış çamaşırlara çamur atmak *
arka mahalledeki çocuklarla top oynarken (genelde onların topu olurdu) artistlik yaparlardı. bende topu eski bir tükan var bizim oralarda bele bodrum tarzında bir yer. oraya gönderirdim. eee tabi top sahibi gider almaya alır alır ama 2 saat çıkamazdı oradan * *