Top benim olduğu için bütün mahalle maçlarında oynardım. istemez iseler topu alır giderdim...
Lakap takmayı çok severdim. Bir keresinde yaşlı bir teyze vardı huysuzun teki, oyun oynamamamıza hiç izin vermezdi. Ona maymun lakabını taktım. Kadın öldü, mezar taşına gidip maymun yazmıştım o derece takıntı yapmıştım.
1. sınıfta bütün sınıfa lakap taktığım için sınıf öğretmenimiz beni müdürün yanına götürdü. Ben de müdüre, öğretmen odadan çıktıktan sonra, bu şılfıntı öğretmeni çok aradınız mı ? diye sormuştum. Baya bir güldükten sonra kulağımı nasıl çektiyse eşşoğlu, kulağım 1 cm uzadı.
( Bunu okumadan önce bazı arkadaşları baştan uyarayım gittiğim okul askeri bir okuldu. Yani herkesin maddi durumu iyiydi emin olabilirsiniz, yoksa bunu ne yapardım ne de anlatırdım. ) 3. sınıfta yemek kapmaca oynatıyordum sınıfa. Sabah evden çıktıktan sonra bakkaldan birkaç tane Eti puf, Halley, Çokomel alıp çantama atardım. Sınıfta son teneffüs saatinde herkesin karnının aç oluğu vakit, hadi geçin yemek kapmacaya derdim. Millet nasıl bir birini yerdi o çokomeli almak için onun zevkini hiçbir şeye değişmem.
6. sınıfta gene bakkaldan böyle ıvır zıvır almışım aç da değilim ama sıkıntıdan yavaş yavaş götürüyorum cipsleri, yanımda da sıra arkadaşım Harun var onunla da paylaşıyorum, neyse derse girdik matematik dersi sanıyorum en arka sıradayız, nasıl bir gaz salma hissi anlatamam, diyorum Harun bak bir şey diyeceğim ama çok fazla gülme filan, bu bana bakıp gülmeye başladı hani insanın ne dediğini anlamazsın yüzüne bakar gülmeye başlarsın ya bu da o mantık, lan oğlum sus derken bu gülüyor gene, bu gülerken arada bir salarsın, siz sağ ben selamet gençler. Bütün sınıf benim salmamı bekliyormuş susmak için. Herkes sustu, Harun salağı yanımda nasıl gülüyor. Hayatta yaptığım en büyük piçlik budur bakın, güzel bir iç çektim, ciddi bir yüz tavrı ile ;
" ne yaptın Harun sen? " dedim. Bu salak daha da fazla gülmeye başladı. Öğretmen sus diyor bu salak hala daha gülüyor. Neyse, hoca sen git müdür yardımcısına, bu çocuğu sınıfta osurdu diye şikayet et. Bunun baya makarasını yaptık. Benim yüzümden tüm okulda çocukla götü kırık diye dalga geçildi. Hala daha eski arkadaşlarla buluşacağımız zaman o makara ile başlar muhabbet. Çocuğun küçükken ki bütün psikolojisi benim yüzümden bozulmuş olabilir.
Harun okuyorsan Allah belanı vermesin senin hemi götü kırık seni.
saklambaç oynarken ebe olan kişi yumduktan sonra gözünü açmadan önce ''önüm arkam sağım solum sobe'' derdi. bende bunun açığını bulmuştum amk çaprazda duruyordum ve hemen sobeliyordum.
eskiden bizim arabanın garajının üstüne kuşlar geliyordu, dedem onları beslerdi her sabah ben de o arada oradaki kedileri kucaklayıp garaja giden duvara bırakırdım. çok caniymişim...
Karıncaları tutar bacaklarını tek tek itinayla koparırdım, uğurböceklerini toplayıp suyun içine atardım, sinekleri şişenin içine kıstırırdım. Psikopatmışım lan
evdeki eşyaları kırıp yıkıp bozup daha sonrada bunları kuzenim yaptı diyerek kuzenimi suçlamak. Aklıma geldikçe o günler halen daha gülme krizi geçiriyorum.
yan komşumuzun benden üç yaş büyük bir oğlu vardı ve çocuk ne zaman sokağa çıksa, en büyük olduğu için oyunu kuran o oluyordu ve beni oyuna almıyordu. ben de gidip kapılarına işemiştim sonra.
bir de mahallede çok aksi, huysuz bir teyze yaşıyordu. kapısının önünden geçerken terlik falan atardı hatta bize. sanıyorum 8-9 yaşındayken falan, birkaç çocuk pet şişeye işeyip balkonuna atmıştık pet şişeyi.
Buzluktan çıkardığımız buz kalıplarını bir kaba doldurur oturduğumuz 1. Kattan kardesimle beraber sokaktan gelen geçene buz atardık. Sonra hemen egilirdik kimse görmesin diye. Yine bir gün böyle atıyoruz millete buzlari, atmamizla beraber bir çocuk ağlaması geldi. Biz hemen eğildik tabi. Sonra bir kadın bahçeden bağırmaya başladı. Abartısız 15 dakika bağırdı. Sonra çocuğu susunca gitti. O gün o kadar üzüldük ki kardeşimle çocuk için. Bir daha da hiç yapmadik zaten.
"memlekette ne kadar piç varsa; ( hakaret anlamında değil piçlik yapan kişi anlamında, yanlış anlaşılmasın) uludağ sözlükta toplanmış amk" tepkisi verdiren hede.
ben iki sefer asansöre sıçmıştım. başka da pek piçliğim yok.
saymakla bitmez fakat rutine bindirdiğimiz bir anımızı yazmak isterim.
akşam vakti havalar kararınca parkta arkadaşlarla buluşurduk, parkın yakınlarında büyük bir erik ağacı vardı o ağaca karanlıkta 6-7 kişi dalar herkes ceplerini güzelce doldururdu. doldurmadan önce ağaçta bir güzel erikte yerdik tabi ki.
sonra cebimize doldurduğumuz eriklerle mahallede her akşam mahalledeki bütün evlerin camlarına saldırırdık. ilk olarak eriklerini aldığımız evin camlarından başlardık.
insanlar camlara çıkana kadar erik atmayı da bırakmazdık. bir aydan fazla sürdü, her akşam rahatsız ettiğimiz insanlardan biraz küfür de yedik tabi ki *
erdek sahili sene 2003. ufaklıktan bi kardeş var o sıralar. öğlen sıcağı tepede, kumlar alev alev. kardeşimin terliklerini ileri kumlara atıyodum ayakları yana yana koşup gidip getiriyodu. sonra bidaha atıyodum.
fotoğrafını çekmiş babam. hadi ben mazoşistim 11 yaşındayım. müdahale etsene neden fotoğraf çekiyosun dimi canım.
3 arkadaş ile birlikte hedef seçilmiş herhangi bir apartmana 8 torpil birleştirilmesinden oluşmuş "bomba" atmıştık peşimize bir abi düştü ben yalın ayak bir köşeye kaçıp saklandım o ikiside başka köşeye abi beni buldu ama (babamın arkadaşı imiş o yizden bunu benim yapmış olduğuma inanmamış)
abi - apartmana 3 piç beraber torpil atmış gördün mü onları sen ?
ben - (yalın ayak şekikde) ikisi o köşeye kaçtı diğerini görmedim abi.
abi - tamam ben onlarla ilgilenirim sağol.
sonuç : o abi ikisinin ağzına sıçtı ve o üçüncüyü (aslında beni) uzun bir süre aradı. yaşasın piçlik.
meybuz yiyen sefil çocukların karşısında umarsızca ve arsızca calippo, magnum, cornetto gibi zengin dondurmaları tüketmek. nasıl da ağızlarının suyu akardı fakirlerin. çocukluk işte azizim.
orta okuldayken dersaneye gidiyordum. kafam da basıyordu ders de çalışıyordum o aralar. komiktim de sınıfımda. sınıf rahat olunca zaten iyi geçiniyorsunuz haliyle. espriler şakalar..
en başarılı 2.sınıfta idim dersanede. üst sınıfa geçmek istemezdim pek çünkü orada ilerde mühendis vs olacak inek tipler mevcuttu. dedim ya sınıfıma da iyi alışmıştım zaten. üst sınıfa geçsen orada da tanıdıklarım vardı ama oraya alışana kadar..
neyse bir keresinde ön sırada oturuyorum. ders fizik, konu elektrik. karşımda kapı ve kapının dibinde de çöp kovası mevcut sınıfın haritası kabaca bu şekilde.
teneke kola içmiştim, kola bitti ama ders bitince tenekeyi çöpe atarım diye beklemedim. dersteyken tenekeyi çöp kovasına doğru fırlattım ne de olsa girecek diye. dankkkkkkkkkkk. teneke çöp kovasına bile çarpmadı. kapının dibine düştü ancak olay burada da bitmedi!
senaryo yazsan bu kadar olmaz yani o derece.
kapı açıldı ve dersane müdürü belirdi kapıda:
-bunu kim attı!?
kızaran ben suçu başkasına atacak halim yok herhalde:
-ben attım hocam.
+benimle geliyorsun
cenabet olsam bu kadar şanssız olmazdım herhalde. hoca önde ben arkada gidiyoruz müdürün odasına.
kadın direk benim dosyamı açtı ev numaramızı falan buldu tuşladı evi.
annem-babam da işte evde telefonu açacak kimse yok. endişeliyim çünkü cepten arasa ulaşır beni şikayet edebilir kadıncağız.
3 kere çaldı ama bizim evin çalan telefonunu açan kimse olmayınca sinirlenen müdür:
-evde kimse yok mu?
+akvaryumda balıklar var sadece
kadın iyice sinirlendi ve bir daha uslu durmam konusunda öğüt bile vermeden ufak bir tembihle yolladı beni. yazık lan kadın bayağı bozulmuştu ama cevabıma.