küçük kurtçukları eline almak vığır vığır elinde gezmelerine izin vermek.
solucanları sopayla kaldrmak,ortalarından kesmek.
sinekleri özellikle büyük olanları ele alıp incelemek,kanatlarını koparmak.
anneannemin evinde bir süs havuzu vardı, küçücük bir şeydi. kuzenle ben bu süs havuzunu doldurur, içine girerdik. her seferinde o havuzun içine işer ve kimseye söylemezdim.
bunu hatırlamıyorum ama annem anlatırdı, 3 yaşlarındayken her otobüs yolculuklarında "pırt yapar", daha sonra da "eheheh pırt yaptım eheheh" dermişim gayet sesli bir şekilde.
anneannemin orada beslediğim civcivlerden biri neredeyse ölmek üzereydi, o civcivi tuttuğum gibi kuzenimin köpeğinin önüne attım.
tüm aile üyelerinin önünde burnumu karıştırmışlığım da çok fazladır. herkes anlatır hâlâ, bi susun lan, geçmiş geçmişte kaldı.
-sivrisinekleri tek tek yakalayıp pet şişeye atmak. havasızlıktan öldükten sonra çıkarıp otopsi yapmak.
-yerdeki izmaritleri toplayıp içmek.
-köye gidilen yaz akşamlarında avluda oynarken eve kadar gitmemek için tuvaletimi dut ağacının altına yapıp üstünü toprakla örtmemek.dahada iğrenci (bkz: dut yaprağıyla taharet almak)
-çamurdan evler yapıp solucanları da o evin bireyi yapmak. karıncayıda misafir yapıp solucanla çiftleştirmeye çalıştırmak.
-ağızdaki sakızı, bişey yenilceği zaman çıkarıp herhangi biyere yapıştırmak sonra ordan söküp tekrar çiğnemek.
-havuza işeyip kim daha çok suyun altında gözleri açık kalır oyununu oynamak.
13 yaşındaydım. bir kafede çalışıyordum. bir abla vardı. bana çok kötü davranıyor beni hep dışlıyordu. bir gün buna su getirdim dışarıdan içine tükürdüm ve kenarını yaladım...
karıncaların üzerine koli bandı yapıştırıp ayaklarının nasıl kıpırdadığını izlemek. bir de tabiki sineklerin kanatlarını kopartıp onları öylece bırakmak.