Ortaokul yıllarindayken, sivri sinekleri öldürüp, kimini eve gelen misafir çocukların yiyip içtiğine koyar, kimini de okul kitaplarımın arasına yapıştırıp bi güzel kurutup onlara tek tek rıfkı, şecati, hüsamettin şeklinde isimler verip yıl sonuna kadar onlarla yaşardım.
can sıkıntısı işte tabletler vardı da biz mi oynamadık ahahah.
Ne manyak mışım lan.
Tabi sonrası malum ya çalı süpürgesi ya da terlikle iz bırakmalı anne dayağı.
(bkz: cips kola kilit) anlamsız hareketlerin zirvede bayrak sallayanıdır.
edit: az kalsın unutuyordum. bir de (bkz: özel cips kola) var.
bu arada bu oyun tamamen öylesine oynanırdı. ne kaybeden (artık neyi kaybetmişse) cips alırdı ne de kazanan cipsini yiyebilirdi.
fakat kaybeden gerçekten harçlığından cips ve kola almışsa o çocuk gerçekten 90ların temiz yürekli saf anadolu yiğididir. en asil duyguların insanıdır.
Televizyonda çıkan kızları güzel kızları Elimle elma toplar gibi toplardim. Evin aşağısında ki depoya koyardim. Derdim kimse görmesin çok güzeller hepsi benim benim. ..
anneyle babanın tüm hafta içi biriktirdiği bozuk paraları, hafta sonu onlar uyurken balkondan aşağı mahalle çocuklarına atmak.
o değil, alkış istiyordum, en büyük artemistik diye bağırın falan gibi de triplere girmişliğim çoktur.
Filmlerdeki artistlere özenip yatakta kahve içmeye çalışırken yatağa dökmek bu olaya müteakiben valide hanımın combo yaparak kafamı diyar Bekir karpuzu gibi yarıp okula kore gazisi gibi kafa göz sarılı gitmekle vukuu bulan bir olay.
evdeki a4 kağıtlarının ne işe yaradığını sorguladığım zamanlar. alıp uçak yapayım bari diyorum ama öyle sıradan sıradan uçunca beni kesmiyor. pencereden aşağı yanarak inmeli çünkü. öylesi daha makbul geliyor. ocağı açıyorum ve tezgaha uçaklarımı yığıyorum lakin bir sorun var mutfak penceresi değil de kendi odamın penceresinden atmalıyım. uçağın burnunu ocağa tutup koşuyorum ama uçak ben koşunca rüzgardan daha bi tutuşuyor ve sonunda elim yanmasın diye halıya bırakıyorum. akşam annem eve geliyor halıda 2 delik biri büyük biri küçük. terlikten nasibimizi alıyoruz o akşamda vesselam.
Evdeki katalitiğin acaba ışık mı ateş mi olduğunu anlamak için içine kağıt sokmuştum. Kağıt yanınca ateş olduğunu anladım ama nasıl elektrikle çalışıyor o zaman? ışıksa nasıl kağıt yanıyor? Ulan kaç yaşına geldim hala anlayamamışım.
bahçe çitlerinin üzerinden tek hareketle atlamaya çalışmak. sonu kötü oldu. bi kişi de çıkıp demedi oğlum sen ne yapıyorsun? birde ölü fareye taş atıp bağırsaklarını çıkardıktan sonra kusmak vardı.