bayram hediyesi olarak benim babam da ben ve kardeşime boncuklu tabanca alırdı. bir gün evde çatışma teklifi ile gittim kardeşimin yanına ama birbirimize zarar vermemek için boncuk kullanmayı yasakladık. tabii abilere yasak yok diyerek ben şarjörü doldurdum. sonra kardeşim mevziden çıkıp bana baskın yaptı. silahı kaldırıp alnına doğrulttum 2 saniye birbirimize baktıktan sonra boncuğu alnına yollamam ile ağlaması bir oldu. bu tarz kardeşimi trollemeceyle geçti çocukluğum.
Komşunun evine her taxi durağından çok acil 2 taxi çağarmaktı. Mahallede trafik felç komşu tırlatmış biz gülme krizine girmiştik. Şimdi tüm şoförlerden özür diliyorum .
Sene 1995 hareket halindeki arabalara tel örgülerin arkasından kocaman kaya parçaları atardım. Kaportalarından feci ses gelirdi. O'nlar beni görüp, arabayı sağa çekip kovalayamazlardı çünkü tel örgülerin sonu çok uzaktı.
Birde bol sabunlu suyu buzdolabı poşetine doldurup camdan aşağı, arabaların geçtiği cadde'den, seyir halindeki arabaların üzerine denk getirmeye çalışırdım.
iki öğretmenimizi hem çok sevip, yakistirip, sanki bir şey olacakmış da olmuyormuş gibi düşünüp; kutuphanede kilitlemiştik. Bize ne oluyorsa. Bugün arkadaşla yadedip güldük yine. Ulan iyi okuldan atılmamısiz.*
Saymakla bitmez. Pek arkadaş canlısı bir çocuk değildim ama sinsi olmuş olacağım ki bir sürü arkadaşım vardı.
Üç tekerlekli küçük bisikletlerin direksiyon kısmını söker, hemen çıkacak şekilde takardım. 5 yaşında bu yüzden birçok çocuğun dizini, kafasını yaralamasına neden oldum. Yarış yaptırırdım akranlarıma.
Sonra bütün oyunlarda hile yapar, bir şekilde o oyunun öyle olduğuna inandırırdım fark edilince.
Benim olmasını istediğim eşyalara işerdim.
Oyuncaklarımı ve yiyeceklerimi herkesle paylaşırdım ama.
Arkadaşlarımı kötü şeylere, şımarıklığa teşvik eder annelerine şikayet ederdim.
Mahalledeki bütün bahçelere bir gün çıkacağına inanarak tohum atardım. Tuvaletim gelince işeyerek sulardım. Bu şeytanlıktan çok salaklık.