Büyüklerin her zaman haklı ve aklı başında olduğunu, kimsenin yalan soylemedigini, çok iyi bir hayata sahip olmak için her zaman okumak gerektiğini, dünyanın adaletli ve iyi bir dünya olduğunu sanırdım.
Çekiç harekatına katılan subay bir akrabamız vardı, Akın abi. Irak’tan bana casio saat, tetris bi de ev atarisi getirmişti. Anlattığı hikayeleri ağzım açık dinlerdim. Hele bir fotoğraf albümü vardı. Tekrar tekrar bakar, bakmalara doyamazdım. idoldü benim için Akın abi. Adam bildiğin savaş kahramanı gibi bişeydi. vurulmuş, pusuya düşmüş ama üsse dönene kadar kendini kaybetmemiş askerlerinin başında durmuştu. Ölümsüzdü sanki. Ödüllerini, madalyalarını, plaketlerini koymaya yer yoktu evin içinde. Yıllar sonra albay emeklisi oldu. Datçaya yerleşti. Bir süre sonra kanser oldu. Koskoca adam mum gibi eridi. Bir deri bir kemik kaldı. Birgün ziyaretlerine gittik. Sırtım ağrıyor beni yan çevir dedi. Dedi ya sağ tarafı tamamen yatak yarasıydı. Gözlerim doldu o an, ağlamamak için kendimi zor tuttum. O halde bile neşeli görünmeye çalışıyordu.
Bir süre sonra öldü. Çocukluğumun ölümsüz kahramanı kayıp gitti bu dünyadan. Oysa ben Akın abi gibi güçlü kuvvetli cesur Mert adamlar hiç ölmez sanırdım.