yıllar yıllar önce terk ettiğiniz ilk sevgilinizin; dinlerken sizi düşündüğünü bildiğiniz şebnem ferah şarkısıdır. Yıllar yıllar sonra, o kızın pelin batu kıvamında bir pamuk şeker olarak karşınıza çıkması sonucu oturup eşşek gibi dinlediğinizde içine düştüğünüz derin "kafamı sikeyim" hissini kataliz eden böhühühü...
her dinlendiğinde can acıtan, hele ki yaşanmış ve olamayacağını başından beri anladığınız -karşı tarafı incitmemek amaçlı olarak sürdürülen fakat en sonunda karşındakinin feci şekilde acı çekmesinden kaçınılamayan- bir birlikteliğin yaşattıklarının karşı taraf adına mısra mısra dillendirildiğini hissettiren şarkı.
+ bi şarkı yazdım. adı biraz uzun oldu ama.
- nasıl yani uzun derken?
+ çocukken sahip olduğum kırmızı rugan ayakkabılar.
- hımmm... olmaz!
+ saydım kırk sekiz karakter. hani sözlükte de başlığı açılabilir.
- olmaz! subjektif! bize ne senin sahip olduğun ayakkabıdan?
+ ama ismail...
öyle şeyler söyleyebilmek isterdim ki anlatabilmek
her kelimesi seni çeksin saklasın bir yerlerde; derin
öyle şeyler gösterebilmek isterdim ki resmedebilmek
rüzgar olmak isterdim ki eseyim etrafında; serin
bu bir rüya bu bir dua
ne dersen de, öyle olsun
nasil boyle sozler yazabiliyor sormak farz oldu. Piyasada sarkiciyim diye gecinenlerin ornek almasi gereken sarkilardan.
Üstünde gözleri ve ağzı olan ayakkabımdı yıllar sonra bile unutamadığım ama annem malesef küÇüldü diye birine vermiş oysa ben onu kendi kızıma saklamak isterdim.
mükemmel bir şebnem ferah şarkısı.
"onlar da senin gibi çok tatlıydılar ama;
canımı yakardılar
acıtırdılar
öyle bir ilaç bulabilmek isterdim ki kurtulabilmek
aşka dair bıraktığın korkulardan ama yaram çok derin"
her şarkının hatırlattığı anılar o şarkıyı önem sırasında öne atar ancak bazı şarkılar vardır ki bir şey yaşamanıza gerek duydurtmadan size o duyguları yaşatır. işte öyle bir şarkıdır bu.