iki gözü iki çeşme salya sümük ağlayarak etraftan yardım dilenmeyle başlar korkular. anne babalar çocuklarını yanlarında göremeyince pazarın altını üstüne getirirler. bu gibi durumlarda bazen çok duygusal anlar yaşanabildiği gibi o an yaşanan endişe ve korku neticesinde surata bir tokat yiyip ben sana elimi bırakmayacaksın demedim mi? sözleriyle pazar alış verişi kaldığı yerden devam eder.
yıllar önce başıma gelen hadisedir. ayrıca annenizle aynı hırkaya sahip bir kadını görüp, bütün dert ve gözyaşlarını unutup bir anda sevinç içinde çoşarken, koşup arkasından anne diyip suratını çevirdiğinde annenizin olmayışını fark etmek o anki bütün sevincinizi kursağınızda bırakan, artık gözyaşlarınızı yüreğinize akıtmanıza sebep olur.
artık bu olayı tecrübe edindikten sonra, oyuncakçının önünde dikilip almak için oyuncak seçen çocuk değil, anne hadi dediğinde ordan ayrılması gereken çocuk olunmalıdır. yoksa ağlaya ağlaya tüm pazarı dolaşma imkanınız yüksek olup, annenizi gerçekten gördüğünüzde türk sinemasından bir kesiti izlermiş gibi, tüm pazar ahalisinin sizi izlemesi olasıdır.
not: pazarcı amcanın biri bir torba erik vermişti susayım diye, hiç unutmam.
sessizce annenin seni bulmasını bekleme davranışını getirir öncelikle bi yarım saat kadar sonra avazın çıktığı kadar bağırarak ağlamaya başlarsın zaten pazarcı amcalar dayanamaz büyük çabalar sonucunda anneyle kavuşursun.ne mi olur boğazının acıdığıyla kalırsın.peki ya neymiş *
ne kötüdür... başına gelen bilir:( pazarda, gözüne kestirdiği kadının, herhangi bir eşyasını annesininkine benzetip kazağından çekiştirerek ' anneme naptın?' diye salya sümük ağlayarak tüm pazarı başına toplamaktır.
önce kondurmak istemezsin kendine içinden "yanımda ama ben göremiyorum" dersin "şurdaki tezgahta ki değil mi. hayır değilmiş." sonra o heyecan bir anda korkuya bırakır kendini korkuda çığlıklara... öle bir bağırırsın ki sanırsın etinden et koparıyorlar. sonra annen gelir bulur seni. geçer. çocukluk işte..
izmir kemeraltı'nda kaybolunca, o kadar esnaf ve yabancı arasında izlenilen tüm sapıklı filmlerin akla gelmesi vitrinine bakarken kaybolduğun pastane nin önüne gidip, minik kafanda bildiğin tüm duaları edip beklemekle sonuçlanan eylem.
bulunma şeklinin denişik olduğu da olur. misalen; çocugun kaybolduğunu anladıkları zaman hala fenalık geçirir, babaannenin tansiyonu çıkar, pazar yeri bi karışır, insanlar koşturur falan. çocuk ailesine kavuşur.
her zaman çocuğun kabahati değildir. kimi anneler tezgahlara bakarken dünya ile iletişimlerini kesip çocuklarını unutuyorlar. çocuk bunu hatırlamıyor büyüyünce belki ama akrabalar güle güle anlatıyor her yerde. onlar şimdi gülüyor ama o zamanlar kimbilir ne kadar korkmuştum.
genellikle yapılmış olandır.kaybolduktan sonra korkup bir pazar tezgahının altına girdikten sonra o tezgahın erik tezgahı olduğunu farkedilmesi sonucunda aralardan alınan erikler bir güzel yenir ve sonrasında bağırsaklar bozularak cezası çekilir.
ne ağlamıştım arkadaş, kısacık boyumla annemin mantosuna benzeyen mantosu olan yengeleri çekiştiriyordum habire. her çekiştirdiğim kadının annem olmasını ümit ediyordum ama nerde... üstüme üstüme gelen insanlar, görmediğim yerler. yanaklarımdan süzülen yaşlarla;
- anne!
+ aa kaybolmuş galiba.
- anne!
+ yok yavrum ben annen değilim.
- anne!
+ anneni mi kaybettin sen, oy kıyamam.
- anne!
+ annen nerde senin bakıyım, ne sorumsuz insanlar var yahu.
- anne! ühühühühü!
sonra elimden biri tuttu. kafayı kaldırdım, annem. o an öyle karmaşık duygular yaşamıştım ki, hem çok sevinmiştim, hem de anneme öfkem vardı beni bırakıp gitti diye. 3 gün içerlemiştim bu olayı.
hala hatırladığım ama neden hatırladığımı çözemediğim hadise. bir keresinde kaybolmuştum. annem kaptırmış artık nereye gittiyse kilosu daha ucuz olan zerzavatçının tezgahını arıyor besbelli ama "çocukum nerde, elimden tutmuyor, çocukum kayıb." diye de ahlının ucundan geçirivermez.ben dolanıyorum bakıyorum ediyorum. birden zank etti kafama. ulan annem yok? annem nerde ki acaba. lan kayboldum ben galiba. diye feryat figan ederiken yine bi zank sesi çınladı kafamda. dedim ki yahu , kiheh, ulen biliyom ki ben evin yolunu. pihehe. eve gideyim ben iyisi mi dedim. ilkokula yeni başlamıştım zahir. ya da başlamamış da olabilirim. orasını hatırlayamadım şimdi.
evin önünde kaldırıma oturdum bekledim. yarım saat sonra da aney gözüktü yolda. kadın da ne kadar sakindi ha. çoçukum kaybolmuş etmiş nerdedir acaba filan diye de telaşlanmış gibi bi hali de yoktu.