çocukken pazarda bir şeyler satmak

entry5 galeri0
    1.
  1. çocuk yaşlarda sırf eğlence olsun diye pazarda su ya da benzeri şeyler satmaktır.

    eniştemin bahçesinde o sene o kadar çok kayısı oldu ki, eşe dosta akrabaya dağıtıldı, komşulara pay edildi, reçeller, marmelatlar yapıldı, yine de elimizdeki kayısının yarısını bile tüketemedik. teyzem hadi bunları sepete koy pazarda sat deyince şaşırdı herkes, en başta da ben. ama yapabilirdim, buna inanarak gittim pazara.

    içi kayısı dolu sepetle pazarda bağırarak dolaşmak belimi bükünce bir domates tezgahının yanına koydum sepeti. baktım ki daha çok dikkat çekiyor. bir de bağırınca, başladı benim altın sarısı kayısılar satılmaya. yahudi miyim neyim, bir şeyleri satmak her zaman kolay oldu benim için.(tövbe ya rabbi)

    her şey güzeldi. yanımdaki hasetinden çatlayan domatesçi hariç. öküz herif " yeğenim sen yer kirasını ne zaman vereceksin" diyene kadar. tüm hevesim kaçtı. kazandığım üç kuruş parayı o emirdağlı pazarcıya vermek aptallıktan öte bir şey olamazdı.

    o herifte domates, bende satış kabiliyeti vardı. kayısıları olduğu yerde bırakım, geçtim boyumdan büyük domates tezgahının başına. çevredeki domatesçiler de aynı fiyata aynı domatesi satıyordu. iş tamamen müşterinin dikkatini çekebilmeye bağlıydı.

    başladım bağırmaya; "sizin için mars toprağında domates yetiştirdik". çoğu insan gülüp geçiyordu, ama tezgahtaki domatesler öğleden sonrayı bulmadan bitmişti bile.

    türk insanının satış konusunda ne kadar hödük olduğunu o küçük yaşta anlamıştım. bizim mal domatesçi arkada çayını yudumlarken hadi abi ben gidiyorum diyerek para muhabbetini açmasına fırsat vermeden sepetimdeki kalmış bir iki kilo kayısıyı da çevredeki insanlara dağıttıktan sonra evin yolunu tuttum.

    işte bu benim kazandığım ilk paranın hikayesidir.
    4 ...
  2. 2.
  3. pazarda pazarcıya bir şeyler satmak da olabilir.
    ben çocukken ormana gidilir, bidonlarla su alınırdı.
    işte bu su, mahallemde perşembe günleri kurulan pazarda satabileceğim en güzel şeydi. boyu benim kadar olan bir bidona doldurur pazara giderdim. 1 tane bardakla belki de 40 pazarcıya su içirirdim. eğer bulaşıcı bir hastalıkları varsa çocukluğumun sevimli olmasındandır. *
    2 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. Cok az cocugun yasamis oldugu muhtesem bir deneyimdir. Bir cocugun icindeki utangacligi atmasi icin en guzel yollardan biridir. Buyuk ihtimalle hayatinda emegiyle kazanacagi ilk parayi bu yolla kazanmistir ve ilerde cok faydasini gorup hava da atacaktir.
    1 ...
  7. 5.
  8. yıl sanırım 1991 ilk okulda 4. sınıf yıl sonu tatilinde ankara da bir arkadaşımla semt pazarında su satmaya karar vermiştik termos içinde buz gibi, en büyük sorun aşırı bir utangaçlığın olmasıydı suuuu demek yerine kısık sesle su su diye bardağını 100 liradan yaklaşık 1800 lira kazanmıştık, iş bitip eve gittiğimizde arkadaşım 1000 lirasını eve katkı olsun diye bırakmıştı.( sanki ihtiyaçları var da cocukluk işte) kalan 800 liranın paylaşmış o kader çekmişti! bende meybuz almıştım, o kendi kazandığım parayla aldığım meybuzun tadına diyecek yoktu. kısacası çok ama çok utanmaktır.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük