akşama kadar oynanırdı bizim mahallede heleki anne olmaktan korkan o veletler yokmuydu.
tabiki baba olunca ayrı bir forsun olur anne olacağına yerin dibine girseydın daha iyiydi hey gidi günler hey.....
kaçınız yaptı bilmiyorum ama ben tasolardan hayali bir köy oluşuturup onların karakterlerine göre olaylar yaratır, diyologlar kurardım. çokta eğlenirdim vallahi.
Küçük arabalarla halının kenarlarının otoyol olduğunu hayal ederek günlerce süren yolculuk oyunu.. Evet, kendimiz uydurmuştuk ama inanılmaz keyifliydi..
onbir elli diye bir oyun vardı onbire kadar sayılır daha sonra on,yirmi... diye elliye kadar giderdi. neden direk onaltıya kadar sayılmıyodu hala anlamış değilim. ama o ellinci kişiden kaçış paha biçilmezdi.
elektrik borularının içerisine konan mini külah şeklinde yapılmış mermilerin üflenmesiyle oynanan "tüf tüf". ikili üçlü boruların birbirine bantlanmasıyla cephane sayısı arttırılabilmekteydi. Uzak hedefler için boruların uzun tutulması ve güçlü nefes eşliğinde kullanılması öğütlenirdi. Mahalledeki inşaat halindeki apartmana gidilir, takımlar altlı üstlü katlara yerleşirdi. Her takım kendi içerisinde bir iş bölümü yapar, sen sen balkona, merdiven girişi sağlı sollu bizde şeklinde taktikler belirlenir ve herkes pozisyonunu alırdı. ve evet! kokorikoeriko- o- yun- baş- la- mış- tır! Hey gidi günler.
Okul bahçesinde, teneke kutuyu preslemek üzere bahçede oynanan futbol... Tüm öğrenciler tenefüste çeşitli şeyler yaparken ve oyun alanı hınca hınç dolu iken, milletin arasından sıyrılarak teneke kutuya vurmaya çabalamak kadar güzel gelmedi hiçbir zaman gözüme futbol...